Baş dönmesi ile acil servise baş vuran hastaların çok büyük bir kısmı vestibüler sistemle (iç kulak ile) ilgili sorunlarla karşı karşıya kalırlar. Vestibüler sistem denge koordinasyonunun en önemli parçasıdır.

Göz, kas iskelet ve beyin ile sürekli bilgi alışverişi yaparak bireyin denge durumunu kesintisiz ölçümler, analiz eder. İç kulaktan elde edilen bilgiler doğrultusunda, birey dengede kalması için gerekli tüm düzenlemeleri otomatik hayata geçirir.

Vertigo(Baş Dönmesi) / Dengesizlik Yapan Hastalıklar

Vertigo (baş dönmesi) yaratan iç kulak kaynaklı durumlar denge duyusunun bozulmasına, bireyin uzamsal oryantasyon ve navigasyon becerilerinin bozulmasına yol açar.

Örneğin iç kulaktan kaynaklanan hastalıkların başında gelen Benign Paroksismal Pozisyonel Vertigo (BBPV), baş hareketi ile tetiklenen ani baş dönmesi ile karakterizedir. Diğer yandan Meniere Hastalığı ise iç kulaktaki endolenf sıvısının aşırı artması ile ilişkilidir.

Denge ve işitme organlarının birlikte yer aldığı iç kulakta sıvı artışı, işitme kaybı, dolgunluk ve uğultu gibi ek belirtilere de neden olabilir. Hareket hastalığı veya Migren- İlişkili Vertigo (Vestibüler Migren) gibi durumlar ise günlük yaşamı olumsuz etkileyebilir. Dolayısıyla her dengesizlik ve baş dönmesi aynı değildir, tedavisi ve rehabilitasyonu aynı olamaz.

TipleriPeriferik vertigo, Santral vertigo, Pozisyonel vertigo (BPPV), Meniere hastalığı, Vestibüler migren, Vestibüler nörinit, Multisensöriyel dengesizlik, prresbivestibülopati
Başlıca Nedenlerİç kulak hastalıkları (BPPV, Meniere, vestibüler nörinit), Beyin damar hastalıkları (vestibüler paroksismi, PİCA/ AİCA patolojileri), Migren, Baş ve boyun travması, İlaç yan etkileri, Enfeksiyonlar, Yaşlanma, Psikojenik nedenler
Yaygın BelirtilerBaş dönmesi, Denge kaybı, Bulantı ve kusma, Kulak çınlaması, İşitme kaybı, Gözde nistagmus, Yürürken sendeleme, Sersemlik hissi
Tanı YöntemleriKlinik değerlendirme, Vestibüler fonksiyon testleri (videonistagmografi, kalorik test, vhit, vemp, posturografi), Odyometri, Görüntüleme yöntemleri (MR, BT), Kan testleri, Postürografi
Tedavi YöntemleriPozisyonel manevralar (Epley, Semont), İlaç tedavisi (antiemetik, vestibülosupresanlar), Vestibüler rehabilitasyon, Altta yatan hastalığın tedavisi, Sıvı ve tuz kısıtlaması (Meniere’de), Psikolojik destek, Denge egzersizleri
Vertigo(Baş Dönmesi) / Dengesizlik Yapan Hastalıklar
Vertigo(Baş Dönmesi) / Dengesizlik Yapan Hastalıklar

Doktor Odyolog Emel Uğur

Dr. Odyolog Emel Uğur 1982 Çanakkale doğumludur. İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 15 yıllık görev süresi boyunca ağırlıklı olarak Pediatrik Odyoloji ( Bebek ve Çocuklarda İşitme kayıpları), Otolojik hastalıklar (Kulak hastalıkları ve İşitme Sağlığı),  ve Vestibüler Sistem Hastalıkları ( Baş Dönmesi ve Dengesizlik) üzerine çalıştı. 2015 yılında Acıbadem Sağlık Grubu bünyesine katıldı.
Hakkımda

Benign Paroksismal Pozisyonel Vertigo Nedir (BPPV) ?

Benign Paroksismal Pozisyonel Vertigo (BPPV) iç kulaktaki otokonilerin (kalsiyum- karbonat kristallerinin) yer değiştirmesi sonucu meydana gelir. Bu durum başın pozisyon değişikliklerinde dengesizlik ve şiddetli vertigo hissi yaratır. Pozisyonel baş dönmeleri için uygulanan  testlerde vertigo hissi tetiklenerek doğru tanı koyulabilir.

  • Hastalık genellikle 50 ila 70 yaş arası bireylerde görülür ancak her yaşta ortaya çıkabilir.
  • 35 yaş altında daha az  rastlanır ve çoğunlukla kafa travmaları sonrası gelişir.
  • Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan araştırmalarda yılda 100.000 kişi başına 64 vaka görüldüğü rapor edilse de sıklığı bundan daha fazla olduğu ve araştırmaların örneklem grupları ile ilgili farklılıklar olabileceği belirtilir. Çeşitli araştırmalarda yıllık %38 artış gösterilse de bu daha çok hastaların hastaneye başvurma olanakları ve tanı yöntemlerinin ulaşılabilirliği ve baş dönmesi bozuklukları ile ilgilenen uzmanların sayısı ile orantılıdır.
  • Avrupa’da yapılan bir çalışma BPPV’nin yaşam boyu prevalansını %2,4 olarak saptamıştır.
  • Kadınlar bu durumdan erkeklere göre daha fazla etkilenir; kadınlarda %3,2 erkeklerde %1,6 prevalans gözlemlenmiştir.
  • Japonya’da yıllık insidans 100.000’de 10,7 ila 17,3 arasında bildirilmiştir.

7/24 WhatsApp İçin Tıklayın!

7/24 WhatsApp İçin Tıklayın!

    *En iyi şekilde geri dönüş yapabilmemiz için tüm alanları doldurmanızı öneririz.

    Labirentit Nedir?

    Labirentit iç kulaktaki membranöz labirentin iltihabıdır. Şiddetli vertigo, işitme kaybı, mide bulantısı gibi belirtilerle kendini gösterir. Hastalığın başlıca nedenleri arasında viral ve bakteriyel enfeksiyonlar bulunur.

    Viral labirentit genellikle üst solunum yolu enfeksiyonlarından sonra gelişir. Bakteriyel labirentit ise daha nadir görülür ve ciddi komplikasyonlara yol açabilir. İç kulaktaki iltihaplanma işitme ve denge fonksiyonlarını doğrudan etkiler.

    Etkili bir tedavi yöntemi seçmek için öncelikle etiyolojinin doğru bir şekilde belirlenmesi gereklidir. Bu nedenle Kulak Burun Boğaz ve Odyolojinin işbirliği gereklidir. Viral labirentit genellikle kendiliğinden iyileşirken, bakteriyel labirentit için antibiyotik tedavisi gereklidir. Her iki durumda da semptomların hafifletilmesi için destekleyici tedaviler uygulanabilir.

    Hastalık süresince hastaların dengelerini korumak ve düşmeleri önlemek için özel önlemler alınması önerilir. Ayrıca labirentit hasarını en aza indirmek, mümkünse hasarsız iyileşme sağlamak için en kısa sürede vestibüler rehabilitasyona başlanması gereklidir.

    Nedenler:

    • Viral enfeksiyonlar
    • Bakteriyel enfeksiyonlar

    Belirtiler:

    • Vertigo
    • İşitme kaybı
    • Mide bulantısı

    Tedavi:

    • Viral labirentit için destekleyici tedaviler
    • Bakteriyel labirentit için antibiyotik tedavisi

    Rehabilitasyon:

    • Baş dönmesinin kontrol edilmesi
    • Denge kontrolünün sağlanması
    • Dinamik denge becerilerinin iyileştirilmesi

    Meniere Hastalığı Nedir?

    Meniere Hastalığı bir çeşit iç kulak bozukluğudur.  Meniere bireyin yaşam kalitesini düşüren belirgin semptomlarla kendini gösterir. Hastalık işitme kaybı, kulak çınlaması, uğultu, kulakta tıkanıklık hissi ve şiddetli baş dönmesi atağı ile karakterizedir. Bu atağın süresi yirmi  (20) dakika ile saat arasında değişebilir.

    İlgili semptomlar etkilenen kulakta odyometrik olarak belgelenmiş alçsk ve orta  frekanslı sensörinöral işitme kaybı şeklinde tanımlanır. Ayrıca meniere  hastalarının en önemli bir diğer özerlliği işitme kaybının atak anında artması, ataktan sonra düzelmesi, ya ni dalgalanan işitsel semptomlar yaşamalarıdır.

    Uluslararası Konsensus kararlarına göre Meniere Hastalığı tanı kriterleri sınıflandırması değiştirilmiş ve olası (muhtemel) ve kesin meniere olarak sınıflandırılır.

    Kesin Meniere:

    • İki veya daha fazla spontan vertigo atağı her biri yirmi dakika ila on iki saat sürebilir.
    • Vertigo ataklarının en az birinde etkilenen kulakta belirgin işitme kaybı.
    • Dalgalanan işitsel semptomlar: kulakta dolgunluk, işitme kaybı, kulak çınlaması.
    • Başka herhangi bir vestibüler tanı ile açıklanamayan durumlar.

    Olası Meniere hastalığında ise;

    • İki veya daha fazla dengesizlik veya vertigo atağı olur ve bu ataklar yirmi dakika ila yirmi dört saat sürebilir.
    • Başka bir vestibüler tanı ile daha iyi açıklanan durumlar dışında işitsel semptomlar gözlemlenir.

    Hastalığın prevalansı değişkendir. eyaz ırk ve kadın popülasyonda daha sık a gözlemlenir. Otoimmün bozukluklar ile ilişkili olduğu bilinmektedir.

    Meniere hastalığı hareket hastalığı (taşıt tutması), görsel uyarılan hareket hastalığı (VIMS), vestibüler migren ile etkileşimlidir.  Bu bağlamda Meniere hastalığının hem genetik hem de çevresel faktörlerle ilişkili olduğu düşünülür.

    Hastalıkla mücadelede kesin tanı kriterlerinin karşılanması çok önemlidir. Bu amaçla hasta tam bir odyolojiik (işitme ve denge) incelemeye alınmalıdır. Uygulanması gereken testler arasında kalorik test, VEMP gibi ayırıcı tanı testlerine mutlaka yer verilmelidir. Detaylı bir değerlendirme hastanın hem tedav hem de rehabilitasyon yaklaşımlarını açısından kritiktir.

    Vestibüler Nörinit Nedir?

    Vestibüler nöronit Denge Sinirinin) iltihabından kaynaklanır. Akut vestibüler nöronit periferik vertigo nedenleri arasında üçüncü sırada yer alır.  Vestibnüler nörit  şiddetli baş dönmesi, mide bulantısı ve denge sorunları ile kendini gösterir. Genellikle viral enfeksiyonların sonrasında görülen bu durum kişiyi çok rahatsız eden bir tablodur. Hastalığın tanısı klinik bulgulara dayanır ve benzer belirtiler gösteren diğer hastalıklarla karıştırılmamalıdır.

    Akut dönem birkaç gün içinde geriler fakat tamamen iyileşmesi zaman alabilir. Hastalığın iyileşmesi sadece kişinin kendini iyi hissetmesi esasına dayanmaz. Klinik açıdan semptomların gerilemesi ve iç kulak fonksiyonlarının normale dönmesi gereklidir. Bu nedenle Kulak Burun Boğaz hekimleri tarafından düzenlenen tedavilerle birlikte Odyologlar tarafından vestibüler rehabilitasyona mümkün olduğu kadar erken başlanmalıdır.

    Vestibüler rehabilitasyona başlamak için akut dönemin geçmesi beklenebilir. Bununla birlikte küçük ip uçları ile kişinin baş dönmesini kontrol altında tutması sağlanabilir. Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan tahminlere göre baş dönmesi şikayetiyle acil servise başvuran hastaların yüzde altısı bu tanıyı almakta fakat bu oranlar gerçek insidansı tam olarak yansıtmayabilir.

    Çünkü baş dönmesi şikayetiyle gelen hastaların yüzde yirmi ikisi spesifik olmayan teşhislerle taburcu edilmekte ve bu durum istatistikleri etkilemektedir. Vestibüler nöronit genellikle cinsiyet ayrımı gözetmez.

    Hastalığın yönetimi belirtilerin şiddetine ve hastanın genel durumuna bağlı olarak değişkenlik gösterir. Her hastanın ihtiyaçlarına uygun olarak öznel bir tedavi ve rehabilitasyon  planı oluşturulmalıdır.

    Perilenfatik Fistül Nedir?

    İlk kez 1970 yılında tanımlanan Perilenfatik Fistül; iç kulaktaki zar labirentten kaynaklanan bir problemdir. Zar labirentte yapısal bir kaçak olması iç kulak sıvılarının birbirine temas etmesi ile sonuçlanabilir. Özellikle kafa içi basınç artışlarında belirginleşen anormal bir iletişim durumu olarak bilinir ve baş dönmesine yol açabilir. Perilenfatik fistülün semptomları oldukça belirgindir ve hastaların yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürebilir.

    Bu semptomlar arasında:

    • İşitme dalgalanmaları
    • Kulakta dolgunluk hissi
    • Vertigo
    • Kulak çınlaması
    • Dengesizlik

    Perilenfatik fistül, genellikle kolesteatom ve/ veya kronik enfeksiyonların yol açtığı hasarlar sonucu veya spontan meydana gelir. Perilenfatik fistül nadir görülür.  Öte yandan kişinin yaşadığı semptomlar oldukça rahatsız edici olabilir. Perilenfatik fistülün tedavisi planlanmadan önce mutlaka kapsamlı bir değerlendirme gereklidirr.

    Tedavi süreci hastanın semptomlarının şiddetine ve fistülün neden olduğu hasarın boyutuna göre değişiklik gösterir. Bu durumda multidisipliner bir yaklaşım önem kazanır; çünkü fistülün doğru bir şekilde yönetilmesi hem işitme sağlığını korumak hem de vertigo gibi semptomları kontrol altına almak için gereklidir.

    Detaylı bilgi ve randevu için iletişime geçin!

    Kalıcı Postürel-Algısal Baş Dönmesi Nedir? (PPPD)

    Kalıcı Postürel-Algısal Baş Dönmesi uluslararası düzeyde tanınan bir vestibüler rahatsızlık olarak 2017 yılında sınıflandırılmıştır. Bu durum genellikle hareket halindeyken veya görsel olarak yoğun ortamlarda kendini gösterir. İşte bu durumun özellikleri:

    • Belirtiler 90 gün veya daha fazla sürebilir ve çoğunlukla her gün meydana gelir.
    • En çok dik otururken ayakta dururken veya yürürken belirginleşir.
    • Karmaşık görsel uyaranlar bu belirtileri artırabilir.

    Bu durum görsel işleme ve postüral kontrol mekanizmalarındaki bozulmalar nedeniyle ortaya çıkar. Diğer rahatsızlıklarla olan bağlantısı onun karmaşık doğasını açıklar.

    Özellikle migren anksiyete ve depresyon ile ilişkilendirilir. Mutlaka altta yatan sebebin tanılanması gereklidir. Kalıcı Postürel-Algısal Baş Dönmesi genellikle kadınlarda daha sık görülür ve 30 ile 50 yaş arasındaki yetişkinlerde daha yaygındır. Ayrıca bu durum kadınlar arasında erkeklere kıyasla dört kat daha fazla görülme eğilimindedir. Tedavi yöntemleri şunları içerir:

    • ANa nedene yönelik medikal tedavi
    • Vestibüler rehabilitasyon
    • Bilişsel davranışçı terapi

    Akustik Nörinom (Vestibüler Schwannoma) Nedir?

    Akustik nöroma denge sinirinden köken alan genellikle tek taraflı iyi huylu bir tümördür. Denge siniri tutulumu olmasına rağmen öncelikli semptom kulak çınlaması ve tek taraflı işitme kaybıdır. Denge kontrolü mulit modal entegrasyon prensibine dayandığı için hastalar çoğunluklar denge kaybının farkında değillerdir. Ayrıca hastaların bir kısmında yüzde uyuşma ve kuvvetsizlik de gelişebilir.

    Tümör türleri:

    • Sporadik akustik nöroma: Çoğunluğu oluşturur genellikle tek taraflıdır.
    • Bilateral akustik nöroma: Tipik olarak nörofibromatozis tip 2 (NF 2) ile ilişkilidir ve her iki kulağı etkileyebilir.

    NF 2 durumunda tümörler genellikle daha erken yaşlarda ortaya çıkar. Genellikle genetik olduğu düşünülür.  Erken teşhis ve yönetim için düzenli taramalar önemlidir.

    Ramsay Hunt Sendromu Nedir?

    Ramsay Hunt Sendromu varisella-zoster virüsünün neden olduğu bir durumdur.Bu sendrom genellikle şiddetli kulak ağrısı yüz güçsüzlüğü ve karakteristik bir döküntü ile kendini gösterir. Etkilenen sinirler nedeniyle hastalarda sıkça yüz felci gözlenir. Ayrıca kulak ağrısı  ve döküntü, ses hassasiyet (hiperakuzi), işitme kaybı, denge kaybı sendromun tanımlayıcı özelliklerindendir.

    Multi disipliner değerlendirme gereklidir. Hastaların denge kaybı olduğu durumlarda mutlaka vestibüler rehabilitasyon başlanmalıdır.

    Hareket Hastalığı (Motion Sickness) Nedir?

    Hareket hastalığı gerçek veya algılanan hareketlere karşı vücudun gösterdiği bir tepki olarak ortaya çıkar. Bu durum genellikle deniz, tren, araba veya uçak seyahatleri sırasında görülür. Vestibüler sistem görsel ve propriyoseptif girdiler arasında uyumsuzluk yaşandığında bu hastalık belirtileri kendini göstermeye başlar.

    En belirgin semptom mide bulantısıdır.  <Genellikle dengesizlik, yorgunluk, halsizlik, terleme, uygu hali gibi semptomlar ön plandadır. Hareket hastalığının belirtileri duyusal uyarımların çelişkili olduğu durumlarda daha da şiddetli hale gelir.

    Bireyler arasında hareket hastalığına duyarlılık büyük farklılıklar gösterir:

    • Cinsiyet: Kadınlar genellikle erkeklere göre daha duyarlıdır. Özellikle regl öncesi gibi menstüral döngü dönmelierinde veya hamilelikte kadınların hareket hassasiyeti artar.
    • Yaş: Çocuklar özellikle 6 ile 9 yaş arası hareket hastalığına daha yatkındır; ergenlikle birlikte bu durum azalma gösterir.
    • Fitness seviyesi: Yüksek aerobik kapasiteye sahip bireylerde duyarlılık artabilir.

    Meniere hastalığı vestibüler migren ve  migren varlığında kişiler daha duyarlıdır.

    Hareket Hastalığı Tedavisi

    Hareket Hastalığı tedavisi semptomatiktir. Bununla birlikte özellikle sanal gerçeklik tabanlı vestibüler rehabilitasyon uygulamalarından çok yarar görürler

    THareket hastalığının anlaşılması ve yönetimi için bireysel faktörlerin dikkate alınması gereklidir.

    Mal de Débarquement Sendromu (MdDS) Nedir?

    Mal de Débarquement Sendromu (MdDS)sanıldığından daha fazla görülen bir hareket hastalığı formudur.  nadiren görülen ancak belirgin özelliklere sahip bir baş dönmesi formudur. Bu durum genellikle uzun süreli hareketten sonra örneğin deniz veya hava yolculuğundan sonra ortaya çıkan bir dengesizlik hissi ile karakterizedir. Hastalar sıklıkla stabil durumdayken sallanma ve yalpalama hissi yaşarlar, yürüyüş anında veya hareketliyken daha rahattırlar.. MdDS’nin tanısı bu belirgin semptomlar dikkate alınarak konulabilir ve doğru tanı için özgün kriterler önerilmiştir.

    Yaygınlık ve Sıklık:

    Demografik Veriler:

    • MdDS özellikle orta yaşlı kadınlar arasında daha yüksek insidans gösterir.
    • Kadınlar MdDS hastalarının büyük bir çoğunluğunu oluşturur.
    • En yüksek insidans yaşamın beşinci on yılında görülür.
    • Etnik dağılım konusunda sınırlı veri mevcuttur.

    İlişkili Koşullar:

    • Migren ile MdDS arasında belirgin bir ilişki vardır.
    • MdDS hareket hastalığı ve artan görsel duyarlılık ile ilişkilendirilir.

    Psikososyal ve Ekonomik Etki:

    • MdDS hastaların yaşam kalitesini düşürür ve anksiyete ile depresyon oranlarını artırabilirır.
    • Hastalar genellikle semptomların başlamasından itibaren doğru tanıya kadar uzun süreler geçirir. Bu arada adaptasyon gelişerek semptomlar kaybolabilir. Kalıcı durumlarda sanal gerçeklik rehabilitasyonu çok yararlıdır.
    • Bu durum hastaların iş ve sosyal yaşamında değişikliklere neden olabilir ve yüksek bir sosyo-ekonomik yük oluşturur.

    Migren-İlişkili Vertigo (Vestibüler Migren)Nedir?

    Migrenle ilişkili baş dönmesi,genellikle migren hastalarında görülür.  Her zaman baş ağrısının eşlik etmesi gerekmez amaertigo, migrenin bir parçası olarak ortaya çıktığında tanı koymak için özel kriterlere ihtiyaç duyulur. Özellikle migren aurası ile eş zamanlıdır.

    Vestibüler migren tanısı için belirlenen kriterler aşağıdaki gibidir:

    • Orta veya şiddetli yoğunlukta vestibüler semptomlarla en az 5 atak
    • Her atak 5 dakika ila 72 saat arasında sürer
    • En az %50’sinde aşağıdaki migren özelliklerinden biri veya daha fazlası görülür:
      • Zonklayıcı baş ağrısı
      • Fotofobi (ışığa hassasiyet) veya fonofobi (Sese hassasiyet)
      • Görsel aura

    Hastaların yaşadığı vestibüler semptomlar ileri geri hareket hissi, sallantı hali olarak tanımlanabilir. Bu semptomlar migrenin diğer belirtileri olmadan da ortaya çıkabilir.

    Dolayısı ile tanı koymak çok kolay değildir. Ancak doğru tanı, hastanın yaşam kalitesini önemli ölçüde artırabilir. Multidisipliner bir yaklaşım hastanın semptomlarını daha iyi anlamasını ve yönetilmesini sağlar

    Vestibüler migren prevalansı toplumda düşük olmasına rağmen etkilediği bireylerde ciddi rahatsızlık ve işlevsel bozulmaya neden olabilir. Özellikle kadınlar arasında daha yaygın olan bu durum genellikle orta yaşlarda başlar ve migren ataklarından sonra vertigo semptomları görülebilir.

    Vestibüler migrenin yönetimi hastanın semptomlarını kontrol altına almasına ve günlük aktivitelerine devam etmesine olanak tanır. Özellikle sanal gerçeklik ile vestibüler rehabilitasyon bu bireylerin yaşam kalitesini düzeltmeleri için yararlıdır.

    Vestibüler Disfonksiyon (Hipofonksiyon) Nedir?

    Vestibüler disfonksiyon  iç kulak dengeyi sağlayan sistemdeki bir bozukluktur. Vestibüler Disfonksiyon her iki iç kulağın birbirine denk fonksiyon göstermemsi veya iki kulağın birden görevini yerine getirememesi durumudur. Ön planda kronik bir dengesizlik hali vardır. Ani hareketlerde, yorgunluk ve stres durumlarında kişinin dengesizlik hissi artar.

    Vestibüler disfonksiyon iki ana nedenden kaynaklanabilir:  periferik sistem (İç kulak ile ilgili)  ve merkezi sistemi (iç kulak ve beyin arasındaki sinir sistemi)  ile ilgili. Periferik vestibüler disfonksiyon meniere gibi iç kulak hastalıklarının doğal bir sonucudur.

    Dolayısıyla Meniere hastalığının tanısı, tedavisi ve rehabilitasyonun doğru planlanması ve uygulanması uzun vadede hastanın vestibüler hipofonksiyon yaşama ihtimali açısından çok önemlidir.  Öte yandan merkezi vestibüler disfonksiyon daha ciddi nedenlerden kaynaklanır. En sık rastlanan nedenler arasında inme ve demiyelinizan hastalıklar bulunur. Bu açıdan değerlendirildiğinde erken tanı büyük önem taşımaktadır.

    Vestibüler Disfonksiyon Açısından Risk Durumları

    • Cinsiyet açısından vestibüler hastalıklara kadın yatkınlığı daha fazla olduğu için kadınlar daha fazla vestibüler disfonksiyon riski ile karşı karşıyadır.
    • Hizmete erişim vestibüler disfonksiyon açısından önemli, bir parametredir. Dengesizlik, baş dönmesi olan bireylerin doğru tanı- tedavi ve rehabilitasyon hizmetine erişebilmesi yaşam kalitesi üzerinde çok etkilidir.
    • 40 yaş üstü olmak pek çok hastalık gibi vestibüler bozukluklarda da önemlidir. Özellikle Meniere, Migren gibi iç kulak ile ilişkili hastalıklarda kadın dominansı olduğu bilimsel bir gerçektir. Ayrıca yaşa bağlı biyolojik değişimlerin kümülatif etkisi de vestibüler hipofonksiyon açısından büyük önem taşımaktadır. DÜşme gibi travmatik durumların önüne geçmek için sağlıklı bir vestibüler sistem veya iyileştirilmiş bir vestibüler sistem olması önemlidir.
    • Kardiyovasküler hastalıklar ve diyabet gibi sistemik hastalıklar denge kontrolü üzerinde etkilidir. Hem dolaşımsal hem de sinir sistemi üzerinde mikro etkileri olan bu hastalıklar aslında vestibüler yaşlanmayı da hızlandırmaktadır. Emosyonel durumlar vestibüler hipofonksiyonu tetiklemez, ancak vestibüler fonksiyonlarda ortaya çıkan problemler depresyon anksiyete gibi durumları tetikleyebilir.

    Vestibüler hipofonksiyonu olan biretylerde kronik dengesizlik hissi, postüral istikrarsızlık baş hareketine tahammülsüzlük ve zaman zaman baş dönmeleri ve bulantı- kusma eşlik edebilir.  Vestibüler disfonksiyon tanısı koymak için tam bir öykü ve detaylı fizik muayene,  estibüler değerlendirme  gereklidir.

    Periferik ve merkezi vestibüler disfonksiyonun ayırt edilmesi uygun tedavi yönteminin belirlenmesi açısından kritik öneme sahiptir. Bu iki tip arasındaki farkları anlamak tedavi sürecini doğru yönlendirebilir.

    Vestibüler disfonksiyonu olan hastalar vertigo ve yürüyüş dengesizliği nedeniyle düşme riski taşır. Bu düşmeler özellikle 70 yaş üstü hastalarda ciddi sonuçlara yol açabilir. Bu nedenle erken tanı, etkin tedavi ve vestibüler rehabilitasyon büyük önem taşır.