Meniere hastalığı kronik seyirli olsa da bazı hastalarda uzun dönemli iyileşme ve atakların azalması mümkündür. Semptomların tamamen kaybolması nadir olsa da, tedaviye uyum gösteren bireylerde hastalık kontrol altına alınabilir.
Yaşam tarzı değişiklikleri, tuz kısıtlaması ve düzenli uyku alışkanlıkları semptomların hafiflemesine katkı sağlar. Ayrıca baş dönmesi ve denge bozukluklarını azaltan ilaçlar, hastaların günlük yaşamda daha rahat olmasına yardımcı olur.
Bazı hastalarda yıllar içinde atakların seyrekleştiği veya tamamen sona erdiği gözlenebilir. Bununla birlikte işitme kaybı genellikle kalıcıdır ve geri dönüşü sınırlıdır. İşitme cihazları, iletişim becerilerini korumada destek olabilir.
Meniere hastalığında uzun vadeli başarı, düzenli takip ve bireye özgü tedavi planlarıyla sağlanabilir. Erken tanı ve uygun müdahaleler, iyileşme şansını artırır ve yaşam kalitesini yükseltir.
Meniere Hastalığı Nedir ve İnsanları Nasıl Etkiler?
Meniere hastalığı, iç kulakta bulunan endolenf sıvısının anormal artması sonucu ortaya çıkan kronik bir rahatsızlıktır. Hastalığın kesin nedeni tam olarak bilinmemektedir. Hastalık genellikle üç farklı şekilde ortaya çıkar.
- Koklear Meniere dediğimiz türde ilk aşamada kulakta dolgunluk, işitmede azalma ile karakterizedir. Yaşanan işitme kaybı atak sonrasında düzelir. Bir sonraki atakta tekrar işitme azlığı oluşur ve bu kez işitme kaybının bir kısmı kalıcı olur. Bu işitme kaybı her ataktan sonra biraz daha kalıcı hale gelir.
- Vestibüler Meniere ise sadece vestibüler organların etkilendiği bir durumdur. 20 dk ile 24 saat arasında süren ani başlangıçlı baş dönmesi ile karakterizedir. Kulakta dolgunluk hissi olsa da işitme kaybı izlenmez. Her atakta baş dönmesinin şiddeti ve eşlik eden semptomlar artar.
Meniere hastalığının her iki formu da zaman içinde (geçirilen atak sayısı arttıkça) hem vestibüler hemde koklear semptomlar birlikte görülmeye başlar. Yani kulakta dolgunluk, işitme kaybı, baş dönmesi (20 dk ile 24 saat arasında değişen) . Atak bittikten sonra bir süre dengesizlik hissi oluşur. Bu kombine form Meniere’nin en iyi bilinen halidir. Bu durumlarda artık hem işitme hem de denge organlarında bireyin günlük yaşantısını etkileyecek nitelikte fonksiyonel kayıp oluşur. Bu bireylerin işitme kaybının derecesine göre işitme cihazı kullanmaları ve günlük hayatlarında yaşadıkları denge kaybı açısından vestibüler rehabilitasyon almaları gereklidir. Bir süre sonra denge organlarında gelişen kayıp o kadar artabilir ki, artık bireyler baş dönmesi hissetmeyebilir.
Hastalığın en yaygın belirtileri şunlardır:
- Vertigo: Kişi kendisinin veya çevresinin döndüğünü hisseder ve bu ataklar uzun sürebilir.
- İşitme kaybı: Özellikle alçak frekanslı seslerde belirginleşen işitme kaybı zamanla kalıcı hale gelebilir. Bu tür işitme kayıpları kulakta tıkanıklık hissine neden olurlar.
- Kulakta dolgunluk hissi: Kulakta baskı veya dolgunluk hissi yaşanır ve bu his vertigo atakları sırasında artabilir.
- Tinnitus: Kulakta sürekli çınlama veya vızıltı gibi sesler hissedilir ve bu sesler hastanın yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir.
İnsanlar Meniere Hastalığından Tamamen İyileşebilir mi?
Meniere tanısı klinik kriterlere dayansa da, öncelikle Meniere Hastalığını taklit eden veya onunla örtüşen diğer nedenleri dışlamak için odyolojik, vestibüler ve nörogörüntüleme değerlendirmesi de dahil olmak üzere kapsamlı bir değerlendirme gereklidir. Meniere, heterojen bir hastalık olduğundan, semptom yönetimi yaş, hastalık süresi, eşlik eden hastalıklar, işitme aşaması ve günlük aktivitelerin psikolojik etkisi gibi çeşitli faktörlere göre kişiselleştirilmelidir. Bu nedenle, tedavi yaşam tarzı değişikliklerinden cerrahi prosedürlere kadar uzanır. Dolayısıyla hem hastalığın seyrini takip edebilmek, hem tedavi protokolüne karar vermek, hem de hasta için doğru projeksiyonu oluşturabilmek için bu tetkiklerin düzenli olarak tekrarlanması yararlıdır.
Meniere hastalığının kesin tedavisini gösteren akademik bir çalışma bulunmamaktadır. Çünkü hastalık kronik ve ilerleyici bir yapıya sahiptir. Multifaktöriyel orjinli bir hastalık olduğu için nedeni tam olarak tespit edilemeyebilir. Bu nedenle tedavi yaklaşımları genellikle semptomları yönetmeye yöneliktir. Bununla birlikte, bazı araştırmalar belirli tedavi yöntemlerinin semptomları önemli ölçüde azalttığını ve bazı hastalarda uzun süreli remisyon sağladığını bildirmektedir. Meniere hastalığı tamamen iyileşecek diye bir beklentiden ziyade, kontrol altına alınabileceği ve hastaların yaşam kalitesi artırılabileceği gerçeği üzerine bir tedavi protokolü kurgulanması daha gerçekçidir. Tedavi, semptomları yönetmek için ilaç tedavisi, koruyucu önlemler (Diyet ve yaşam tarzı değişiklikleri), işitme ve denge re-habilitasyonları ve gerekirse cerrahi yöntemleri olarak planlanır. Bu tedavi planı kişiye özel olarak düzenlenir ve uzun dönem takip gerektirir. Bu nedenle hastalığın çok iyi dokümante edilmesi, hastanın beklentisinin doğru oluşturulması için çok önemlidir.
Meniere hastalığının Seyri Nasıldır ?
Hastalığın seyri kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. Bazı bireyler belirli dönemlerde semptomların hafiflediği remisyonlar yaşayabilir. Bununla birlikte bu dönemler genellikle geçicidir ve hastalık uzun yıllar boyunca devam edebilir. Yönetim stratejileri ise semptomların kontrol altında tutulmasını hedefler.
Meniere hastalığını yönetmek için kullanılan yöntemler şunlardır:
- Beslenme ve yaşam tarzı değişiklikleri
- Medikal Tedavi (İlaç tedavileri)
- Vestibüler rehabilitasyon programları
- İşitme cihazı uygulamaları/ çınlama terapileri
- Cerrahi tedaviler
Bu yöntemler vertigo ataklarının kontrol altına alınmasına yardımcı olur. Ancak işitme kaybı ve kulak çınlaması gibi diğer semptomlar genellikle devam eder. Bunun yanında bazı hastalar hastalığın ilerleyen dönemlerinde vertigo ataklarının azalmasıyla “tükenmişlik” olarak adlandırılan bir aşamaya ulaşabilir.
Yaşam Tarzı Değişiklikleri Meniere Hastalığını Yönetmeye Nasıl Yardımcı Olur?
Meniere hastalığının yönetiminde yaşam tarzı değişiklikleri önemli bir rol oynar ve semptomların kontrol altına alınmasına yardımcı olabilir. Beslenme düzenindeki değişiklikler bu süreçte etkili bir yöntem olarak öne çıkar. Tuz alımının azaltılması bu hastalıkla mücadelede yaygın bir tavsiyedir. Çünkü tuz vücutta sıvı tutulmasına yol açarak iç kulaktaki sıvı dengesizliğini artırabilir. Bu nedenle birçok uzman tuz tüketimini günde 1.5-2gr ile sınırlamayı önerir.
Tuz dışında kafein tüketimi de sınırlandırılmalıdır. Kafein kan damarlarını daraltarak iç kulağa kan akışını etkileyebilir ve bu durum tinnitus (çınlama) veya baş dönmesi gibi semptomların kötüleşmesine yol açabilir. Kahve çikolata ve bazı alkolsüz içeceklerde bulunan kafeinin tüketimini azaltmak ya da tamamen bırakmak faydalı olabilir.
Alkol de dengeyi etkileyen bir başka faktördür ve iç kulaktaki endolenf sıvısının kimyasını değiştirerek vertigo ataklarını tetikleyebilir. Alkol tüketimini sınırlamak veya tamamen bırakmak Meniere hastalığının semptomlarının daha iyi yönetilmesine katkı sağlayabilir.
Meniere Hastalığında Semptomların Gerilemesi Mümkün mü?
Meniere hastalığında semptomların gerilemesi bazı hastalar için mümkündür ancak bu durum her zaman öngörülebilir değildir. Uzun süreli remisyon veya semptomlarda belirgin azalma yaşayan vakalar kaydedilmiştir. Bununla birlikte hastalığın doğası gereği her bireyde bu tür iyileşmeler her zaman aynı şekilde gerçekleşmez. Çeşitli tedavi yöntemleri özellikle vertigo gibi rahatsız edici semptomları kontrol altına almak için uygulanabilir.
İntratimpanik tedaviler vertigo kontrolünde oldukça etkili olabilir. Özellikle gentamisin enjeksiyonları uzun süreli rahatlama sağlayarak bazı hastaların vertigo ataklarını azaltabilir. Ancak bu ilacın uygulanması için özel bazı kriterler vardır. Dolayısıyla hastanın takibi iyi sürdürülmeli ve intratimpanik gentamisin uygulanıp uygulanmayacağı detaylı incelemeler sonrasında kararlaştırılmalıdır. Çünkü bu yöntem işitme kaybı riskini beraberinde getirebilir. Bu yüzden uygulanacak tedavi her hastanın durumuna göre titizlikle değerlendirilmelidir.
Ayrıca cerrahi müdahaleler özellikle vertigo üzerinde başarılı sonuçlar doğurabilir. Cerrahi sonrası hastalar baş dönmesi ataklarında azalma ve yaşam kalitesinde artış bildirmektedir. Fakat işitme kaybı cerrahi sonrası dahi bazı hastalarda ilerleyebilir.
Diğer taraftan cerrahi olmayan vestibüler rehabilitasyon programları da semptomların azalmasına yardımcı olabilir. Bu rehabilitasyon programları hastaların denge sorunlarını telafi etmelerine ve vertigo ataklarını daha iyi yönetmelerine olanak sağlar. Günlük hayatta yaşadıkları postural istikrarsızlık haliyle başa çıkmalarını sağlar. Farklı tedavi yaklaşımları ile semptomların gerilemesi ve yaşam kalitesinde iyileşme mümkündür.
İlaçlar ve Tıbbi Müdahaleler İyileşmede Ne Kadar Etkili?
İlaçlar ve tıbbi müdahaleler Meniere hastalığının semptomlarını hafifletme de önemli bir rol oynar. Çeşitli tedavi yöntemleri özellikle vertigo ve sıvı dengesizliği gibi şikayetleri kontrol altına almak amacıyla kullanılır.
Tedavi yöntemleri arasında en sık kullanılanlar şunlardır:
- Diüretikler: Bu ilaçlar iç kulakta sıvı birikimini azaltarak basıncı düşürmeye yardımcı olur. Böylece vertigo ataklarının sıklığı azalabilir.
- Kortikosteroid Enjeksiyonları: Kulak zarından yapılan enjeksiyonlar iltihabı ve basıncı azaltarak vertigo kontrolüne katkı sağlar. İşitme kaybı riski düşük olduğu için daha güvenli kabul edilir.
Tedaviler genellikle hastaların yaşam kalitesini artırmaya yöneliktir. Diüretiklerin sıvı birikimini kontrol etme gücü tuz kısıtlaması gibi diyet değişiklikleri ile desteklendiğinde daha etkili olabilir. Diğer yandan kortikosteroid enjeksiyonları özellikle gentamisin gibi daha riskli tedavilerin önüne geçer. Bu yöntem işitme kaybı riskini azaltarak vertigoyu hafifletir.
Meniere Hastalığından İyileşen Kişiler için Uzun Vadeli Beklentiler Nelerdir?
Meniere hastalığından iyileşen kişilerde uzun vadeli beklentiler hastalığın şiddetine ve tedaviye verdikleri yanıta göre değişkenlik gösterebilir. Birçok hasta çeşitli tedavi yöntemleri ile semptomları kontrol altına almayı başarır. Özellikle vertigo atakları belirgin bir şekilde azalabilir. Bununla birlikte işitme kaybı ve denge sorunları genellikle devam edebilir.
Bazı durumlarda bireyler uygun tedaviyle uzun süreli remisyon yaşayabilir. Fakat hastalığın tekrarlama riski her zaman mevcuttur. Meniere hastalığı kronik yapısı nedeniyle tamamen iyileşme sağlanamayabilir. Ancak uygun bir yönetimle semptomların şiddeti hafifletilebilir ve yaşam kalitesi artırılabilir.
Uzun vadeli remisyonun sağlanabilmesi için dikkat edilmesi gerekenler:
- Düşük sodyum içeren bir diyet uygulamak
- Stres yorgunluk ve kafein gibi tetikleyicilerden kaçınmak
- Yaşam tarzı değişiklikleri
- Düzenli tıbbi kontrollerle tedavi stratejilerini güncellemek

Dr. Audiologist Emel Uğur was born in 1982 in Çanakkale. She worked for 15 years at Istanbul Training and Research Hospital, specializing in Pediatric Audiology, Otologic Diseases, and Vestibular System Disorders. In 2015, she joined the Acıbadem Healthcare Group. She currently works as a Dr. Audiologist at Acıbadem Altunizade Hospital and also serves as a faculty member and program director of the Audiometry Department at Acıbadem University Vocational School of Health Services.
İstanbul'daki Kliniğimizin Konumu