Gürültüye bağlı işitme kaybı, yüksek sesli ortamlarda uzun süre bulunma sonucu iç kulaktaki sinir hücrelerinin hasar görmesiyle oluşur. Maruz kalınan sesin şiddeti ve süresi, hasarın derecesini belirler.

Endüstriyel iş yerleri, konserler, silah sesleri veya kulaklıkla yüksek sesle müzik dinlemek risk faktörlerindendir. Genellikle yavaş ilerler ve birey başlangıçta durumu fark etmeyebilir. Tanı odyolojik testlerle konur.

Korunma en etkili yaklaşımdır. Kulak tıkacı kullanmak, gürültü seviyesini azaltmak ve dinlenme aralıkları vermek önemlidir. Kalıcı kayıplarda işitme cihazları ile duyusal destek sağlanabilir. Erken önlem, kalıcı hasarı engeller.

Gürültüye Bağlı İşitme Kaybı
Gürültüye Bağlı İşitme Kaybı
Gürültüye Bağlı İşitme Kaybı

Doktor Odyolog Emel Uğur

Dr. Odyolog Emel Uğur 1982 Çanakkale doğumludur. İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 15 yıllık görev süresi boyunca ağırlıklı olarak Pediatrik Odyoloji ( Bebek ve Çocuklarda İşitme kayıpları), Otolojik hastalıklar (Kulak hastalıkları ve İşitme Sağlığı),  ve Vestibüler Sistem Hastalıkları ( Baş Dönmesi ve Dengesizlik) üzerine çalıştı. 2015 yılında Acıbadem Sağlık Grubu bünyesine katıldı.
Hakkımda
İşitme Kaybı TipleriSensörinöral işitme kaybı, Kalıcı işitme kaybı, Ani veya kademeli işitme kaybı
Başlıca NedenlerYüksek şiddette seslere maruziyet (sanayi, konser, ateşli silahlar), Uzun süreli yüksek sesli müzik dinleme, İş ortamında gürültü, Patlama veya ani ses travması, Yetersiz kulak koruyucu kullanımı
Yaygın Belirtilerİşitmede azalma, Kulak çınlaması (tinnitus), Konuşmaları ayırt etmede zorluk, Kulakta dolgunluk hissi, Geçici veya kalıcı işitme kaybı, Gürültü sonrası kulakta çınlama veya basınç
Tanı YöntemleriOdyometri, Klinik muayene, Otoakustik emisyon testleri (OAE), Timpanometri, ABR testi, kortikal yanıtlar
Tedavi YöntemleriGürültüden korunma (kulak tıkacı veya koruyucu kullanımı), İşitme cihazları, Koklear implantlar (ileri vakalarda), İşitme rehabilitasyonu, Altta yatan diğer nedenlerin tedavisi

Gürültüye Bağlı İşitme Kaybı Nedir?

Gürültüye bağlı işitme kaybı, uzun süreli yüksek sese maruz kalma ya da ani şiddetli ses patlamaları sonucu iç kulaktaki tüylü hücrelerin zarar görmesiyle oluşur. Genellikle kalıcıdır ve en sık yüksek frekanslardaki seslerin duyulmasında zorluk şeklinde kendini gösterir. Fabrika ortamı, müzik konserleri, silah sesi veya yüksek sesli makineler bu kayba neden olabilir. Kulak koruyucu ekipman kullanımı ve düzenli işitme testleri, bu tür kayıpların önlenmesinde büyük rol oynar.

7/24 WhatsApp İçin Tıklayın!

7/24 WhatsApp İçin Tıklayın!

    *En iyi şekilde geri dönüş yapabilmemiz için tüm alanları doldurmanızı öneririz.

    Gürültüye Bağlı İşitme Kaybına Ne Sebep Olur?

    Gürültüye Bağlı İşitme Kaybı

    Gürültüye bağlı işitme kaybı yüksek ses düzeylerine maruz kalmanın neden olduğu bir sağlık sorunudur. İşitme kaybının oluşumu çeşitli faktörlere bağlıdır. Söz konusu kayıp geçici veya kalıcı  olabilir. Ayrıca  maruz kalınan ses düzeyine ve süresine  bağlı olarak değişir.

    Mesleki gürültü maruziyeti:

    • Madenler ve fabrikalar
    • Demiryolu depoları
    • İnşaat alanları
    • Askeri üsler

    Çevresel gürültü maruziyeti:

    • Otoyollar
    • Trenler ve uçaklar
    • Gece kulüpleri ve spor alanları
    • Atış poligonları

    Bu maruziyetler kulak yapılarında hasara yol açarak işitme yeteneğini azaltır. Özellikle 85 dB ve üzeri sesler uzun süreli maruz kalındığında işitme kaybı kaçınılmaz hale gelir. Ses düzeyi yükseldikçe işitme kaybının kalıcı olma ihtimali daha da artar. Yüksek sesli müzik ve patlama gibi akut ses olayları da ciddi işitme zararlarına sebep olabilir. Bu tür zararlar genellikle aniden ortaya çıkar ve bazen geri dönüşümsüz olabilir.

    Gürültüye bağlı işitme kaybını önlemek için maruziyetin azaltılması ve koruyucu önlemlerin alınması şarttır. Bu durum toplumun bu sorun hakkında daha fazla bilinçlendirilmesini gerektirir. İşitme sağlığını korumak için gerekli adımların atılması bireylerin ve sağlık kurumlarının sorumluluğundadır.

    Gürültüye Bağlı İşitme Kaybı Ne Kadar Yaygındır?

    Gürültüye Bağlı İşitme Kaybının (GBİK) kesin prevalansını belirlemek zor olsa da bu sağlık sorunu küresel ölçekte milyonlarca insanı etkiliyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün tahminlerine göre yüksek sesle müzik gibi eğlence kaynaklarına maruz kalındığında işitme kaybı riski altında olan genç nüfus dikkat çekicidir. Özellikle 12 ila 35 yaş arasındaki bireyler bu risk grubuna girer. Ayrıca mesleki faktörlere bağlı olarak erkekler arasında GBİK daha fazla görülmektedir. Bu durum şu faktörlerle daha da pekişir:

    • Düşük sosyoekonomik koşullarda yaşayanlar,
    • Yüksek gürültü seviyelerine sürekli maruz kalan meslek grupları.

    Kadınlar arasında ise hormonal faktörlerin işitme korumasında bir rol oynayabileceği düşünülüyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan araştırmalar işitme kaybı yaşayan yetişkinlerin yaklaşık beşte birinin GBİK’ten etkilendiğini gösteriyor. Bu oran GBİK’in ülkede görülen en yaygın ikinci meslek hastalığı olduğunu ortaya koyuyor. Önlem alınmadığı takdirde bu oranların artması beklenmektedir.

    Gürültüye Bağlı İşitme Kaybı Sırasında Kulakta Neler Olur?

    Gürültüye bağlı işitme kaybı sürecinde kulakta bir dizi biyolojik ve mekanik olay gerçekleşir. Kulak ses dalgalarını alır ve bu sinyalleri sinir impulslarına dönüştürerek beyne iletir. Süreç dış kulaktan başlar ve iç kulağa kadar devam eder. Gürültü kulağın bu doğal işleyişini bozarak çeşitli hasarlara yol açabilir.

    • Dış kulak ses dalgalarını toplar ve orta kulağa yönlendirir. Bu aşamada dış kulak yolu sesleri belirli bir frekans aralığında güçlendirir.
    • Orta kulak ses dalgalarını mekanik enerjiye dönüştürür. Kulak zarı ve arkasındaki kemikçikler zinciri ses enerjisini iç kulağa iletmek üzere empedans eşleştirmesi yapar.
    • İç kulakta ses dalgaları sıvı hareketlerine dönüşür. Bu sıvı hareketleri kokleadaki baziler membranı harekete geçirir ve ses dalgalarının frekansına bağlı olarak çeşitli tepkiler oluşturur.

    Koklea ses dalgalarını elektrik sinyallerine çeviren ve beyne ileten sinir impulslarını üreten yapıdır. Gürültünün etkisiyle koklea üzerinde bir dizi hasar meydana gelir:

    • Yüksek frekanslı sesler kokleanın bazal ucunda daha fazla hasara neden olurken düşük frekanslı sesler apikal ucunu etkiler.
    • Sesin yüksek şiddeti iç tüylü hücrelerin üzerindeki basıncı artırır ve bu hücrelerin zarar görmesine yol açar.
    • Aşırı ses yüklenmesi tüylü hücrelerin sinaptik bağlantıların da aşırı glutamat salınımına ve sonrasında hücre ölümüne sebep olur.
    • Reaktif oksijen türlerinin birikmesi hücrelerin DNA’sına zarar vererek kalıcı işitme kaybına neden olabilir.

    Bu süreçler işitme kaybının geçici veya kalıcı olmasına yol açar:

    • Geçici eşik kayması kısa süreli yüksek ses maruziyeti sonrasında oluşur ve genellikle birkaç gün içinde düzelir.
    • Kalıcı eşik kayması uzun süreli veya tekrarlanan yüksek ses maruziyeti sonucunda meydana gelir ve geri döndürülemez.
    Detaylı bilgi ve randevu için iletişime geçin!

    Gürültüye Bağlı İşitme Kaybı Oluşturabilecek Ortamlar Nelerdir?

    Gürültüye bağlı işitme kaybı özellikle bazı ortamlarda daha sık rastlanan bir durumdur. Kulak zarına zarar verebilecek düzeydeki seslerin bulunduğu yerlerde işitme kaybı riski artar. Bu nedenle bazı ortamlar özellikle dikkat edilmesi gereken yerlerdir. Öncelikle iş yerleri özellikle sanayi tesisleri ve inşaat alanları gibi gürültü seviyesinin yüksek olduğu yerler büyük risk taşır. Bu tür ortamlarda çalışanların koruyucu kulaklık kullanmaları şarttır.

    Ayrıca şehirlerde yaşayanlar için trafik gürültüsü de önemli bir tehlike kaynağıdır. Yoğun trafik akışının olduğu bölgelerde uzun süreli maruziyet işitme problemlerine yol açabilir. Dolayısıyla bu tür yerlerde yaşayanların da dikkatli olmaları gerekmektedir.

    • Konserler ve stadyumlar gibi büyük etkinlik alanları yüksek desibel değerlerine sahip olabilir.
    • Barlar ve gece kulüpleri genellikle yüksek müzik sesi nedeniyle riskli ortamlardır.
    • Havalimanları ve demiryolu istasyonları gibi ulaşım merkezleri sürekli yüksek ses seviyesine maruz kalınan yerler arasındadır.

    Gürültüye Bağlı İşitme Kaybı Nasıl Teşhis Edilir?

    • Gürültüye Bağlı İşitme Kaybı (GBİK) teşhis süreci işitme odyoloji uzmanları tarafından dikkatli bir değerlendirme gerektirir. İlk olarak hastaların detaylı tıbbi geçmişi alınır ve işitme kaybının diğer potansiyel nedenleri ele alınır. Ardından spesifik odyolojik testler uygulanarak GBİK belirlenmeye çalışılır.
    • Saf Ses Odyometrisi: Bu test işitme kaybının frekansına ve şiddetine dair önemli bilgiler sağlar. Özellikle 3 ile 6 kHz arasında görülen çentik GBİK için tipik bir işarettir. Bu çentik gürültü maruziyetinin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Son olarak işitme kaybının derecesinin hesaplanması için şu adımlar takip edilir:
    • Her bir kulak için 500 Hz ,1 kHz, 2 kHz ve 4 kHz frekanslarında işitme eşikleri belirlenir.
    • Bu değerlerin aritmetik ortalaması alınır.
    • Gürültüde İşitme Testi: İşitme cihazlarının etkinliğini ölçmek ve arka plan gürültüsüne karşı işitme kabiliyetini değerlendirmek için kullanılır.
    • Konuşma Odyometrisi:
      • Konuşma alma eşiği (SRT) hastanın konuşmayı aldığı eşik düzeyini
      • Kelime tanıma puanı (WR/SDS) hastanın konuşmayı ayırt etme becerisini değerlendirir.

    Bu testler işitme kaybının derecesini ve tipini anlamada kritik role sahiptir. Özellikle SRT ve SDS puanlarının normal odyometri sonuçlarına rağmen düşük çıkması GBİK’ın erken belirtileri arasında yer alır.

    • Otoakustik Emisyonlar (OAE’ler): Koklea sağlığını objektif bir şekilde değerlendirmek için kullanılır. GBİK şüphesi olan hastalarda OAE testi yüksek duyarlılık ve özgüllük sunar.
    • Beyinsapı Uyarılmış Yanıt Odyometrisi (BERA): İşitsel beyinsapı yanıtlarının analizi ile sinaptopati tespit edilir. Özellikle Gizli İşitme Kaybının tanısı için kullanılır.

    Gürültüye Bağlı İşitme Kaybı Tedavisi Nasıldır?

    Gürültüye bağlı işitme kaybının tedavisi mevcut teknoloji ve medikal bilgi ile sınırlıdır. İşitme kaybı kalıcı bir durum olduğundan mevcut tedavi yöntemleri hasarın yönetimine odaklanır. İlk olarak işitme cihazları işitme kaybı yaşayan bireyler için temel bir çözüm sunar. Bu cihazlar sesleri frekansa spesifik olarak yükselterek kullanıcının işitme kaybının telafi edilmesini sağlar. İşitme cihazlarının farklı türleri bulunur ve kişinin ihtiyacına göre ayarlanabilir.

    Özellikle gürültü kaynaklı kulak çınlaması (Tinnitus)  problemi yaşayanlar için kulak çınlaması maskeleyiciler ve yeniden eğitim terapisi (Tinnitus Retraining Therapy- TRT), neuromodulation uygulamaları kullanılabilir. Kulak çınlaması maskeleyiciler çınlama sesini bastırmak için kullanılırken yeniden TRT beyinle kulak arasındaki işitsel bağlantıları güçlendirmeye yardımcı olur.

    Ayrıca magnezyum ve vitaminler de hayvan çalışmalarında işitme kaybına karşı koruma göstermiştir:

    • Vitamin A,
    • Vitamin E,
    • Vitamin C,
    • Vitamin B12.

    Gürültüye Bağlı İşitme Kaybında Komplikasyonlar Nelerdir?

    Gürültüye bağlı işitme kaybı yalnızca işitsel sistemde değil genel sağlık durumunda da ciddi sorunlara yol açabilir. Kronik gürültü maruziyeti stres hormonlarının yükselmesine sebep olarak metabolik dengesizliklere neden olur. Bu durum uzun vadede kalp ve damar hastalıklarının riskini artırır. Ayrıca uykusuzluk ve dinlenme bozuklukları iş verimini düşürerek kazalara zemin hazırlar. Psikolojik etkiler de göz ardı edilemez:

    • Depresyon
    • Anksiyete bozukluğu
    • Konsantrasyon eksikliği
    • İlişkilerde gerginlik

    Gürültüye Bağlı İşitme Kaybı Sorunu Nasıl Önlenir?

    Gürültüye bağlı işitme kaybı özellikle yüksek ses düzeylerine maruz kalınan çalışma ortamlarında sıkça rastlanan bir sağlık sorunudur. İş yerlerinde sürekli olarak yüksek desibel düzeylerine maruz kalmak işitme kaybına yol açabilir. Bu durumun önüne geçmek için alınacak tedbirler büyük önem taşır. İşitme sağlığını korumak adına işverenler ve çalışanlar tarafından bazı önlemler alınmalıdır.

    • Konser alanları havai fişek gösterileri ve benzeri yüksek sesli etkinliklere sıkça katılmaktan kaçınmak
    • Bilinen yüksek ses düzeylerine sahip ortamlardan uzak durmak
    • Yüksek sesle müzik dinlemekten sakınmak
    • Gürültülü iş ortamlarında koruyucu ekipmanlar kullanmak

    Sıkça Sorulan Sorular

    Gürültüye bağlı işitme kaybı, akut veya süreğen yüksek gürültülere bireylerin maruz kalması sonucunda iç kulakta (Koklea) hasar oluşmasıdır. Geçici olabileceği gibi kalıcı da olabilir.

    Koklea işitmenin analizinin başladığı bölümdür. Kokleada ses dalgalarını elektrik sinyallerine tüy hücreleriyle donatılmış bir yapıdır. Gürültüye maruziyet sonucunda bu tüy hücrelerini tahrip olabilir veya tamamen yok edebilir. Tüy Hasar gören tüy hücreleri kendilerini yenileyemez bu durum da işitme kaybını kalıcı kılar. Dolayısıyla gürültüye bağlı işitme kaybı esas olarak kokleadaki tüy hücrelerinin zarar görmesiyle ortaya çıkar.

    Gürültüye bağlı işitme kaybı maruz kalınan gürültünün süresi ve şiddetiyle ilişkilidir. İlk etapta bu tür işitme kaybı geçici olabilir ve birkaç gün içinde düzelebilir. Genellikle çınlama işitme kaybından daha ön planda hissedilir. Eğlence mekanlarına, konserlere gitmek, gürültülü ortamlarda ses kaynağına çok yakın olmak veya ani patlamalı akut gürültülere maruz kalmak primer nedenlerdir. İlk etapta geçici olabilen bu tablo kişinin gürültülü ortamlarda bulunma davranışını sürdürmesi durumunda kalıcı hal alabilir.

    Ayrıca mesleki gürültüler başta olmak üzere sürekli ve yüksek düzeyde gürültüye maruz kalındığında gürültüye bağlı işitme kaybı kalıcı hale gelebilir. Dolayısıyla koruyucu önlemler alınmazsa ve erken müdahale edilmezse, bu durumun düzelmesi mümkün değildir. Gürültüye bağlı işitme kaybı için bilinen bir tedavi yöntemi yoktur; bu nedenle kalıcıdır. İşitme kaybının yarattığı yaşamsal engelleri ortadan kaldırmanın tek yolu işitme cihazı kullanmaktır.

    İşitme kaybına neden olan gürültü şiddeti uluslararası standartlara göre belirlenmiştir. Bu standartlar doğrultusunda işitme sistemine zarar verebilecek gürültü düzeyi minimum 85 dB (desibel) olarak saptanmıştır. Ayrıca bu zararlı ses dalgalarının frekans aralığı geniş bir yelpazeye yayılır. Dolayısıyla bu değerlerin üzerindeki sesler uzun süre maruz kalındığında işitme kaybına yol açabilir. Bu nedenle gürültüye maruz kalma süresi ve şiddeti işitme sağlığı için kritik öneme sahiptir.

    İş yerlerinde gürültüye bağlı işitme kaybını önlemek amacıyla birçok ülkede yasal düzenlemeler bulunmaktadır. Örneğin, Türkiye’de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından belirlenen yönetmeliklere göre, günlük 8 saatlik çalışma süresi için en yüksek maruziyet etkin değeri 85 dB(A) olarak kabul edilirken, en düşük maruziyet eylem değeri 80 dB(A)’dır. İşverenler, bu sınırlara uyulması için risk değerlendirmesi yapmak, gürültüyü kaynağında azaltıcı tedbirler almak, çalışanlara uygun kulak koruyucu donanımlar sağlamak, periyodik sağlık gözetimi yapmak ve çalışanları gürültünün zararları ve korunma yöntemleri konusunda eğitmekle yükümlüdür. Bu yasal sınırlamalar ve sorumluluklar, çalışanların işitme sağlığını korumayı hedefler.
    Bebeklerin ve küçük çocukların işitme sistemleri yetişkinlere göre daha hassas olduğundan, gündelik hayattaki bazı sesler onlar için risk teşkil edebilir. Özellikle 70-80 desibelin üzerindeki sürekli veya ani yüksek sesler (örneğin, yüksek sesli ev aletleri, çok yakın mesafeden bağıran bir kişi, siren sesleri, bazı oyuncakların çıkardığı yüksek sesler, kalabalık ve gürültülü alışveriş merkezleri) risk oluşturur. Ebeveynler, çocuklarını bu tür yüksek sesli ortamlardan mümkün olduğunca uzak tutmalı, oyuncak seçerken ses seviyelerine dikkat etmeli, evdeki gürültü kaynaklarını kontrol altında tutmalı ve özellikle uyku sırasında sessiz bir ortam sağlamalıdır. Uzmanlar, bebekler için güvenli ses seviyesinin genellikle 60 desibelin altında olması gerektiğini belirtmektedir.
    Kulak koruyucu seçimi, maruz kalınan gürültünün seviyesine, frekansına ve ortamın özelliklerine göre değişiklik gösterir. Genel olarak kulak tıkaçları (köpük, silikon, özel kalıplı) ve manşonlu kulaklıklar olmak üzere iki ana tip bulunur. Düşük ve orta seviyeli gürültüler için (örneğin, çim biçme makinesi, elektrikli el aletleri) uygun NRR (Noise Reduction Rating – Gürültü Azaltma Derecesi) değerine sahip kulak tıkaçları yeterli olabilir. Çok yüksek gürültülü ortamlar (örneğin, havalimanı aprınları, bazı fabrika bölümleri) için ise daha yüksek NRR değerli manşonlu kulaklıklar veya bazen her ikisinin birlikte kullanımı önerilir. Doğru seçim için ürünün NRR değerine, konforuna, kullanım kolaylığına ve hijyenine dikkat edilmelidir.
    Gürültüye bağlı işitme kaybı, bireyler için işitme cihazı masrafları, tıbbi tedavi giderleri, iş performansında düşüş ve hatta iş kaybı gibi doğrudan ekonomik yüklere yol açabilir. Sosyal açıdan ise iletişim kurmada zorluk, sosyal izolasyon, anksiyete, depresyon ve genel yaşam kalitesinde azalma gibi önemli sorunlara neden olabilir. Toplumsal düzeyde ise artan sağlık harcamaları, iş gücü verimliliğinde düşüş ve erken emeklilik gibi dolaylı ekonomik maliyetler ortaya çıkar. Bu durum, hem bireyin hem de toplumun refahını olumsuz etkileyen, önlenebilir bir halk sağlığı sorunudur.
    Kemik iletimli kulaklıklar, sesi dış ve orta kulak yolunu atlayarak doğrudan iç kulağa iletir. Bu, çevresel sesleri duymaya devam etme avantajı sunsa da, yüksek ses seviyelerinde kullanıldığında tıpkı geleneksel kulaklıklar gibi iç kulaktaki tüy hücrelerine zarar vererek gürültüye bağlı işitme kaybı riski oluşturabilir. Gürültü önleyici (ANC) kulaklıklar ise dış ortam gürültüsünü aktif olarak azalttığı için kullanıcıların müzik veya diğer sesleri daha düşük bir ses seviyesinde dinlemesine olanak tanıyarak potansiyel bir fayda sağlayabilir. Ancak, ANC kulaklıklar da yüksek sesle kullanılırsa yine işitme kaybı riski taşır. Her iki teknolojide de kilit nokta, ses seviyesini güvenli sınırlarda tutmaktır.