Östaki borusu, orta kulak boşluğunu, ağız boşluğuna bağlayan, havalandırma ve basınç dengeleme görevine sahip kritik bir kanaldır. Bu yapının tıkanması, çoğunlukla soğuk algınlığı, grip, alerjiler veya sinüzit gibi durumlarda iç yüzeyini kaplayan mukozanın iltihaplanarak şişmesiyle meydana gelir. Bu fonksiyonel bozulma, orta kulağın sağlıklı işleyişi için zorunlu olan drenaj ve havalanma mekanizmasını sekteye uğratır. Sonuç olarak kulakta rahatsız edici bir dolgunluk, basınç hissi, motor veya çamaşır sesi gibi uğultu sesi, çınlama ve hatta işitmede azalma gibi belirtiler ortaya çıkar. Bu durum hem çocuklarda hem de yetişkinlerde görülen pek çok kulak rahatsızlığının temelinde yatan ana mekanizmadır.
Vücudumuzdaki Bu Küçük Kanal Olan Östaki Borusu Ne İşe Yarar?
Orta kulak, kulak zarımızın hemen arkasında yer alan, içinde çekiç, örs ve üzengi adını verdiğimiz minicik kemikçiklerin bulunduğu hava dolu bir odacıktır. Sesin iç kulağa doğru bir şekilde iletilebilmesi için bu odacığın içindeki hava basıncının, dışarıdaki atmosfer basıncı ile aynı olması şarttır. İşte bu kritik dengeyi kuran yapı yaklaşık 3.5 santimetre uzunluğundaki Östaki borusudur.
Bu boru, orta kulaktan başlayarak aşağıya, öne ve ortaya doğru hafif bir eğimle ilerler ve genzimize açılır. Yapısı oldukça özeldir; kulağa yakın olan üçte birlik kısmı kemikten, genze yakın olan geri kalan üçte ikilik kısmı ise kıkırdak ve yumuşak dokudan oluşur. Kıkırdak olan bu kısım, normal şartlarda bir valf gibi kapalı durur. Biz yutkunduğumuzda, esnediğimizde veya bir şeyler çiğnediğimizde, borunun etrafındaki bazı özel kaslar kasılarak bu valfi anlık olarak açar. Bu kısa süreli açılma sırasında orta kulağa taze hava girer, içerideki basınç dışarıyla eşitlenir ve eğer varsa içeride birikmiş olan sıvılar genze doğru akıtılır.
Özetle Östaki borusunun vücudumuzda üstlendiği üç temel ve hayati görev vardır:
Basınç Dengeleme (Havalandırma): Bu belki de en çok hissettiğimiz görevidir. Orta kulaktaki hava, çevresindeki dokular tarafından sürekli olarak emilir. Bu durum içeride hafif bir negatif basınç, yani bir vakum etkisi yaratır. Östaki borusu, günde yüzlerce kez açılarak bu basınç farkını ortadan kaldırır ve orta kulağı havalandırır. Uçakların inişe geçtiği sırada kulaklarımızda hissettiğimiz o “tık” sesi, aslında Östaki borumuzun bu basınç dengeleme görevini başarıyla yerine getirdiğinin bir işaretidir.
Temizlik (Drenaj): Orta kulak, kendi kendini temizleyen bir sistemdir. Östaki borusunun iç yüzeyi, genze doğru tek yönde hareket eden minik tüycükler (silya) ve mukus üreten hücrelerle kaplıdır. Bu yapı orta kulakta oluşabilecek istenmeyen sıvıları, iltihap kalıntılarını ve mikropları bir yürüyen merdiven gibi taşıyarak genze atar. Bu sayede orta kulağımızın steril kalmasına ve enfeksiyonlardan korunmasına yardımcı olur.
Koruma: Normalde kapalı durması sayesinde Östaki borusu, orta kulağımızı genizde bulunan ve enfeksiyona yol açabilecek mikroplardan, salgılardan ve hatta mideden yukarı kaçan asitli içerikten koruyan bir kalkan görevi görür. Aynı zamanda kendi nefes alıp verme sesimiz veya konuşma sesimiz gibi vücut seslerimizin doğrudan orta kulağa giderek rahatsız edici bir şekilde duyulmasını da engeller.
Bu görevlerden herhangi birinin aksaması, “Östaki borusu disfonksiyonu” olarak adlandırdığımız ve kulak sağlığımızı doğrudan tehdit eden bir dizi soruna yol açar.
Peki, Östaki Borusu Neden Tıkanır veya Fonksiyonunu Kaybeder?
Östaki borusunun görevini yapamaması, çoğunlukla borunun içini döşeyen zarın (mukoza) şişmesi ve iltihaplanması sonucu meydana gelir. Tıpkı burnumuz tıkandığında nefes almakta zorlanmamız gibi, Östaki borusunun içi şiştiğinde de normal açılıp kapanma hareketini yapamaz hale gelir. Bu duruma yol açabilen pek çok faktör bulunmaktadır.
Bu faktörlerden bazıları şunlardır:
- Nezle, grip gibi üst solunum yolu enfeksiyonları
- Alerjik rinit (saman nezlesi)
- Kronik sinüzit
- Sigara dumanı maruziyeti
- Laringofarengeal reflü (sessiz reflü)
- Gastroözofageal reflü (mide reflüsü)
- Geniz eti büyümesi (özellikle çocuklarda)
- Geniz bölgesindeki tümörler (nadiren)
- Yarık damak gibi doğumsal anomaliler
- Down sendromu
- Kas fonksiyon bozuklukları veya kaybı (Sık kilo alıp verme gibi)
- Geceleri diş sıkma
Bu faktörler borunun ya fiziksel olarak tıkanmasına ya da fonksiyonel olarak görevini yapamamasına neden olarak kulakta problemlere zemin hazırlar. Özellikle yetişkinlerde ortaya çıkan, tek taraflı ve uzun süredir geçmeyen kulak tıkanıklıklarında, geniz bölgesinin bir hekim tarafından detaylı muayene edilmesi, altta yatabilecek daha ciddi nedenlerin dışlanması açısından büyük önem taşır.
Östaki Borusu Problemleri Kendini Hangi Belirtilerle Gösterir?
Östaki borusu disfonksiyonu tek bir hastalık değildir; altında yatan nedene göre farklı şekillerde karşımıza çıkabilen bir sorunlar bütünüdür. Klinik pratikte bu sorunları üç ana grupta toplamak, doğru teşhisi koymak ve en etkili tedaviyi planlamak açısından kritik öneme sahiptir. Çünkü her bir grubun tedavisi sadece farklı olmakla kalmaz, bazen birbirinin tamamen zıttı olabilir.
- Tıkayıcı (Dilatasyon Bozukluğu) Östaki Disfonksiyonu: Boru Yeterince Açılamadığında
Bu Östaki borusu sorunlarının en yaygın görülen türüdür. Temel problem, borunun gerektiği gibi açılamamasıdır. Genellikle bir enfeksiyon veya alerji sonrası borunun içi şişer ve valf mekanizması adeta “sıkışıp kalır”. Boru açılamayınca, orta kulaktaki hava emilmeye devam eder ve içeride bir vakum etkisi oluşur. Bu negatif basınç da kulak zarını içeri doğru çeker. Bu durumun yol açtığı belirtiler genellikle aşağıdaki gibidir:
- Kulakta dolgunluk veya basınç hissi
- Kulağın “tıkalı” veya “su dolu” gibi hissedilmesi
- İşitmede boğukluk veya azalma
- Yutkunurken veya esnerken kulaktan gelen çıtırtı, tıkırtı veya patlama sesleri
- Özellikle basınç değişikliklerinde hissedilen kulak ağrısı
- Çınlama veya uğultu
Eğer bu tıkanıklık hali uzun sürerse, oluşan negatif basıncın etkisiyle orta kulak boşluğuna vücuttan sıvı sızmaya başlar. Bu duruma tıp dilinde efüzyonlu otitis media (EOM), halk arasında ise orta kulakta sıvı birikmesi denir. Bu durum özellikle çocuklarda görülen ve fark edilmediğinde dil ve konuşma gelişimini olumsuz etkileyebilen işitme kayıplarının en önde gelen nedenlerinden biridir.
- Patulous (Açık) Östaki Disfonksiyonu: Boru Gerektiği Gibi Kapanamadığında
Bu durum tıkayıcı disfonksiyonun tam tersi olan ve daha nadir görülen bir problemdir. Buradaki sorun, Östaki borusunun kapanması gerekirken sürekli olarak açık kalmasıdır. Bu orta kulak ile geniz arasında kontrolsüz bir hava geçişine neden olur. En sık karşılaşılan nedeni, hızlı ve belirgin miktarda kilo kaybıdır. Kilo kaybıyla birlikte Östaki borusunun çevresinde bulunan ve normalde kapalı kalmasına yardımcı olan yağ dokusu erir ve boru destekten yoksun kalarak anormal şekilde açık kalır.
Patulous Östaki’nin en rahatsız edici ve tipik belirtisi otofoni’dir. Bu kişinin kendi sesini ve hatta nefes alıp verme sesini (timpanofoni) anormal derecede yüksek, yankılı ve “sanki bir fıçının içinden konuşuyormuş gibi” duymasıdır. Bu durum hastalar için son derece rahatsız edici olabilir. Patulous Östaki’nin diğer karakteristik belirtileri de vardır:
- Kendi sesini veya nefesini kulakta duyma
- Kulakta dolgunluk hissi
- Yatınca veya başı öne eğince belirtilerin azalması
- Sürekli burnu çekme isteği (sniffing)
Hastalar genellikle yattıklarında veya başlarını öne eğdiklerinde rahatladıklarını ifade ederler, çünkü bu pozisyonlarda baş bölgesindeki kan dolaşımı artar ve bu durum borunun geçici olarak kapanmasına yardımcı olur.
- Baro-Meydan Okuma İndüklü Östaki Disfonksiyonu: Ani Basınca Dayanamadığında
Bu durumsal bir fonksiyon bozukluğudur. Bu hastaların Östaki boruları normal günlük yaşamda sorunsuz bir şekilde çalışır. Ancak uçak yolculuğu (özellikle iniş sırasında), tüplü dalış veya dağlık bir yolda hızla rakım değiştirme gibi ani ve şiddetli basınç değişiklikleri sırasında yeterince hızlı açılarak basıncı dengeleyemezler. Dış ortamdaki yüksek basınç, boruyu adeta içeri doğru “kilitleyebilir” ve boru açılamadıkça basınç farkı daha da artarak bir kısır döngüye yol açar. Bu durumun belirtileri sadece bu tür barometrik zorlanmalar sırasında ortaya çıkar.
- Ani başlayan şiddetli kulak ağrısı
- Kulakta yoğun basınç hissi
- İşitmede ani boğuklaşma
- Bazen baş dönmesi
Bu hastaların normal zamanlarda yapılan kulak muayeneleri ve odyolojik testleri genellikle tamamen normal sonuç verir. Teşhis, büyük ölçüde hastanın bu tipik öyküsüne dayanır.
Östaki Borusu Problemlerinin Tanısı Nasıl Konulur?
Östaki borusu disfonksiyonunun teşhisi, bir yapbozun parçalarını birleştirmeye benzer. Süreç hastanın anlattıklarını dikkatle dinlemekle başlar, ardından yapılan fizik muayene ve en önemlisi, fonksiyonu objektif olarak ölçen odyolojik testlerle tamamlanır. Amaç sadece “Östaki borusu sorunu var” demek değil aynı zamanda sorunun hangi tipte (tıkayıcı mı, açık mı, yoksa durumsal mı) olduğunu net bir şekilde ortaya koymaktır. Çünkü doğru tanı, doğru tedavinin ilk ve en önemli adımıdır.
İlk Adımlar: Öykü ve Muayene
- Hasta Öyküsü: Teşhisin temelini oluşturur. Hastanın şikayetlerini, ne zaman başladığını, neyin tetiklediğini (örneğin bir grip sonrası mı başladı, uçak yolculuğundan sonra mı) ve neyin rahatlattığını (örneğin yatınca geçiyor mu) ayrıntılı olarak anlatması çok değerlidir. Tıkayıcı disfonksiyondaki “dolgunluk” hissi ile Patulous Östaki’deki gerçek “otofoni” (kendi sesini duyma) arasındaki ayrımı yapmak, doğru tanıya giden yolda kritik bir ipucudur.
- Fizik Muayene (Otoskopi): Bir otoskop yardımıyla kulak kanalı ve kulak zarının dikkatlice incelenmesidir. Tıkayıcı disfonksiyonda, kulak zarının içeri doğru çökmüş olduğu, renginin matlaştığı veya orta kulakta sıvı varlığına işaret eden sarımsı bir renk veya hava kabarcıkları görülebilir. Patulous Östaki’de ise bazen hasta nefes alıp verirken kulak zarının da bu nefesle senkronize bir şekilde hafifçe içeri ve dışarı hareket ettiği gözlemlenebilir. Bu tanıyı destekleyen önemli bir bulgudur.
İkinci Adım: Odyolojik Değerlendirme ile Objektif Kanıtlar
Hastanın anlattıkları ve muayene bulguları bize bir yön gösterse de kesin tanı ve sorunun derecesini anlamak için objektif testlere ihtiyaç duyarız. Odyoloji bilimi, bu noktada devreye girerek Östaki borusunun fonksiyonunu ve orta kulak üzerindeki etkilerini somut verilerle ortaya koyar.
- Saf Ses Odyometrisi (İşitme Testi): Bu test, olası bir işitme kaybının varlığını, tipini ve derecesini saptamak için yapılır. Özellikle orta kulakta sıvı birikimiyle seyreden tıkayıcı Östaki disfonksiyonu, sesin iç kulağa iletimini engellediği için tipik olarak bir iletim tipi işitme kaybına yol açar. Bu kayıp genellikle pes frekanslarda daha belirgindir.
- Timpanometri: Bu test, Östaki borusu fonksiyonunu değerlendirmede altın standarttır. Orta kulak basıncını ve kulak zarının hareketliliğini objektif olarak ölçen, ağrısız ve çok kısa süren bir testtir. Kulağa yerleştirilen küçük ve yumuşak uçlu bir prob aracılığıyla dış kulak yoluna hafifçe hava basıncı verilir ve kulak zarının bu basınca verdiği tepki bir grafik olarak çizilir. Bu grafiğe timpanogram denir ve bize çok değerli bilgiler sunar.
Tip A Timpanogram: Normal, çan şeklinde bir eğridir. Orta kulak basıncının normal olduğunu gösterir. Sağlıklı bireylerde, Patulous Östaki’de ve dinlenme halindeki Baro-meydan okuma disfonksiyonunda bu sonucu görürüz.
Tip C Timpanogram: Eğrinin tepe noktasının negatif basınca doğru kaydığı bir sonuçtur. Bu orta kulakta negatif basınç biriktiğinin ve Östaki borusunun havalandırma görevini iyi yapamadığının klasik bir göstergesidir. Tıkayıcı disfonksiyon için tipik bir bulgudur.
Tip B Timpanogram: Düz bir çizgi şeklindedir. Kulak zarının hiç hareket etmediğini gösterir. Bunun en sık nedeni, kronik tıkayıcı disfonksiyonun bir sonucu olarak orta kulakta sıvı birikmesidir (efüzyonlu otitis media).
Üçüncü Adım: Gerekirse İleri Düzey Fonksiyon Testleri
Standart timpanometri, o anki durumun bir fotoğrafını çeker ve bize Östaki borusu sorunlarının sonuçları (örneğin negatif basınç veya sıvı) hakkında bilgi verir. Ancak bazen, özellikle de standart testlerin normal çıktığı ama hastanın şikayetlerinin devam ettiği durumlarda, Östaki borusunun kendisini dinamik olarak yani “çalışırken” test etmemiz gerekir. İleri düzey fonksiyon testleri, tam da bu amaca hizmet eder.
Standart Östaki Fonksyon testi. İlk olarak timpanometri yapılır ardından toyn-bee ve valsala manevraları ile gerekli basınç değişikliği oluşup oluşmadığını anlamak için iki timpanometri daha yapılır. Başınç değişimlerinin miktarları değerlendirilir.
Dokuz Adımlı Test (Bluestone Metodu): Bu klasik test, Östaki borusunun yapay olarak oluşturulan basıncı yutkunma yoluyla ne kadar iyi dengeleyebildiğini ölçer. Timpanometri cihazı kullanılarak kulağa önce pozitif, sonra negatif basınç verilir ve hastadan her seferinde yutkunması istenir. Yutkunma sonrası orta kulak basıncında meydana gelen düzelme, borunun aktif olarak çalıştığının bir kanıtıdır. Eğer basınçta bir değişiklik olmazsa, bu durum tıkayıcı bir probleme işaret eder.
Sonotubometri: Bu test, Östaki borusunun açılıp açılmadığını ses dalgaları yoluyla doğrudan duymamızı sağlar. Test sırasında bir burun deliğine bir ses kaynağı, aynı taraftaki kulak kanalına ise hassas bir mikrofon yerleştirilir. Hastanın yutkunması istenir. Eğer yutkunma sırasında Östaki borusu açılırsa, genizdeki ses orta kulaktan geçerek kulak kanalındaki mikrofon tarafından algılanır. Bu test kaydında ani bir ses artışı olarak görülür ve borunun açıldığının net bir kanıtını sunar.
Tubomanometri (TMM): Bu modern teknik, Östaki borusunun verimliliğini, yani kontrollü bir basınç altında ne kadar hızlı açılabildiğini ölçer. Tıpkı bir uçağın inişi simüle edilir gibi, hasta yutkunurken genze kontrollü bir basınç verilir ve aynı anda kulak kanalındaki bir sensör bu basıncın orta kulağa ne kadar sürede ulaştığını hassas bir şekilde ölçer. Sonuçlar, borunun zamanında mı yoksa gecikmeli mi açıldığını gösterir. Gecikmeli bir açılma, tıkayıcı (dilatasyon bozukluğu) bir disfonksiyona işaret eder.
Östaki Borusu Sorunları İçin Hangi Tedavi Yöntemleri Uygulanır?
Östaki borusu disfonksiyonunun tedavisi, sihirli bir değnek dokunuşu gibi tek bir çözümden ibaret değildir. Tedavi planı, sorunun tipine (tıkayıcı mı, açık mı), altta yatan nedene (alerji mi, enfeksiyon mu) ve şiddetine göre kişiye özel olarak şekillendirilir. Genellikle en basit ve en az müdahale gerektiren yöntemlerden başlanır ve eğer bunlar yeterli olmazsa bir sonraki adıma geçilir.
İlk Basamak: Konservatif ve Medikal Tedaviler
Tıkayıcı Östaki disfonksiyonunda ilk hedefimiz, borunun tekrar açılmasını sağlamak ve boru içindeki şişliği (ödemi) indirmektir.
- Fiziksel Manevralar (Otoinflasyon): Bunlar hastanın kendi kendine uygulayabileceği ve boruyu mekanik olarak açmayı hedefleyen ilk savunma hattı yöntemleridir.
Valsalva Manevrası (Ağız ve burun kapalıyken dışarı nefes vermeye çalışmak)
Toynbee Manevrası (Burun kapalıyken yutkunmak)
Sık sık yutkunmak
Esnemek
Sakız çiğnemek
Burunla özel bir balonun şişirildiği Otovent® gibi medikal cihazlar
- İlaç Tedavisi: Bu tedaviler, genellikle altta yatan iltihabi nedeni hedef alır.
Çocuklarda Östaki Borusu Neden Yetişkinlerden Farklıdır?
Çocukların kulak sorunları, özellikle de orta kulakla ilgili olanlar, yetişkinlerden hem daha sık görülür hem de farklı özellikler gösterir. Bu durumun temelinde, çocukların gelişim sürecindeki anatomik ve fizyolojik farklılıklar yatar.
Anatomik Farklılıklar:
Bir çocuğun Östaki borusu, bir yetişkine kıyasla yapısal olarak daha dezavantajlıdır.
Daha kısadır.
Daha geniştir.
Daha yatay bir açıyla durur (yetişkinlerdeki yaklaşık 35 derecelik dik açıya karşın, çocuklarda bu açı sadece 10 derece civarındadır).
Bu daha düz konum, yerçekiminin orta kulaktaki sıvıları genze doğru boşaltmasına yardımcı olmasını engeller. Aynı zamanda, genizdeki mikrop ve salgıların orta kulağa geri kaçmasını (reflü) çok daha kolay hale getirir. Ayrıca boruyu açıp kapatan kaslar ve kıkırdak yapı henüz gelişmemiştir. Bu da borunun fonksiyonel olarak daha “gevşek” ve daha az verimli çalışmasına neden olur. Çocuk büyüdükçe, yaklaşık 7-8 yaşlarına gelindiğinde, Östaki borusu da uzar, açısı dikleşir ve yetişkin formuna ulaşır. Bu yaşlardan sonra orta kulak iltihabı sıklığının belirgin bir şekilde azalmasının nedeni de budur.
Farklı Nedenler ve Sonuçlar:
Çocuklarda Östaki borusu tıkanıklığının arkasındaki en yaygın nedenler de yetişkinlerden farklıdır.
Geniz Eti Büyümesi (Adenoid Hipertrofisi): Geniz eti, Östaki borusunun genze açıldığı yerin hemen yanında bulunan bir lenf dokusudur. Çocukluk çağında bu dokunun fizyolojik olarak büyük olması, borunun ağzını mekanik olarak kapatarak tıkanıklığa yol açan en sık görülen faktördür.
Sık Üst Solunum Yolu Enfeksiyonları: Çocukların gelişmekte olan bağışıklık sistemleri ve kreş, okul gibi toplu ortamlarda bulunmaları, onları Östaki borusunu tıkayan viral enfeksiyonlara karşı daha hassas hale getirir.
Bu nedenlerle çocuklarda Östaki borusu disfonksiyonu, sıklıkla akut otitis media (ani orta kulak iltihabı) ve efüzyonlu otitis media (orta kulakta sıvı birikmesi) ile sonuçlanır. Henüz konuşamayan bir çocukta bu durumun belirtileri;
- Huzursuzluk
- Ateş
- Uyku bozukluğu
- Kulağını çekiştirme veya kaşıma
gibi daha genel işaretler olabilir. Asıl endişe kaynağı ise, orta kulakta biriken sıvıya bağlı olarak gelişen dalgalı işitme kaybının, çocuğun en kritik öğrenme döneminde konuşma ve dil gelişimini olumsuz etkileme potansiyelidir. Bu yüzden çocuklarda tedavi yaklaşımı genellikle yetişkinlere göre daha proaktif ve cerrahi odaklı olabilir. Tekrarlayan orta kulak iltihapları veya 3 aydan uzun süren ve işitmeyi etkileyen kronik sıvı varlığında, gelişimi korumak amacıyla kulak tüpü takılması ve/veya geniz eti ameliyatı sıkça tercih edilen tedavi yöntemleridir.

Dr. Audiologist Emel Uğur was born in 1982 in Çanakkale. She worked for 15 years at Istanbul Training and Research Hospital, specializing in Pediatric Audiology, Otologic Diseases, and Vestibular System Disorders. In 2015, she joined the Acıbadem Healthcare Group. She currently works as a Dr. Audiologist at Acıbadem Altunizade Hospital and also serves as a faculty member and program director of the Audiometry Department at Acıbadem University Vocational School of Health Services.
İstanbul'daki Kliniğimizin Konumu