Vertigo bazı durumlarda kendiliğinden düzelebilir, ancak çoğu zaman tedavi gerektirir. Özellikle iç kulak kristallerinin geçici yer değiştirmesi sonucu oluşan vertigo, basit manevralarla düzeltilebileceği gibi zamanla kendiliğinden de düzelme gösterebilir. Ancak altta yatan nedene göre süreç farklıdır.

Benign paroksismal pozisyonel vertigo gibi hastalıklarda baş dönmesi atakları kısa sürede kaybolabilir. Fakat Meniere hastalığı veya vestibüler migren gibi kronik rahatsızlıklarda vertigo genellikle kendi kendine geçmez ve düzenli tedavi gerekir.

Vertigonun kendiliğinden geçip geçmemesi kişinin yaşına, genel sağlık durumuna ve eşlik eden hastalıklara bağlıdır. Özellikle ileri yaşta veya hipertansiyon, diyabet gibi kronik rahatsızlıkları olan kişilerde düzelme süreci daha uzun olabilir.

Tedavisiz bırakılan vertigo, denge kaybı ve düşme riskini artırarak yaşam kalitesini düşürür. Bu nedenle şikâyetler hafiflese bile uzman muayenesi yapılmalı ve uygun tedavi planı uygulanmalıdır. Erken müdahale ile iyileşme süreci hızlanabilir.

 Periferik ve Santral Vertigo Nedir?

Vertigo, denge duyusunun bozulması sonucu oluşan baş dönmesidir. Altta yatan nedenler çok çeşitli olsa da genellikle ile periferik sistem (iç kulak ile ilgili) veya santral (merkezi sinir sistemi ile ilgili) vertigo olarak karşımıza çıkar. Her ikisi durmda da farklı nedenler ve belirtiler mevcuttur. Dolayısıyla tanı ve tedavi yaklaşımları da farklıdır.

Periferik vertigo iç kulak veya vestibüler sinirde oluşabilen patolojik bir durum sonucu ortaya çıkar. Bu durum aşağıdaki nedenlerden kaynaklanabilir:

  • Benign Paroxysmal Pozisyonel Vertigo (BPPV): Başın pozisyon değişiklikleriyle tetiklenen kısa süreli vertigo ataklarıdır.  Bu durumda vertigo atakları birkaç saniye ile birkaç dakika arasında ve genellikle kısa sürer. Doğası gereği tekrar eder nitelikte olduğu için hastanın yaşam şekli ve vücut mekaniğini kullanma alışkanlıklarına bağlı olarak haftalar, aylar veya yıllar sonrasında bile tekrar ortaya çıkma ihtimali vardır.
  • Meniere Hastalığı: İç kulakta endolenf sıvısının anormal artması sonucuoluşan, tekrarlayan epizodik vertigo atakları, fluktuasyon gösteren işitme kaybı,  kulak çınlaması ve kulakta dolgunluk hissi ile görülür.  Bu hastalıkta vertigo nöbetleri hastalık ilerledikçe şiddetlenebilir veya ataklar uzayabilir.  Epizodik atak tanımı dediğimiz ani başlangıçlı ataklar olup, meniere atakları için bu süre ortalama 20 dk ile 24 saat arasında devam eden ve etraf döner tarzda olur.
  • Labirentit ve Vestibüler Nörit: Genellikle viral bir enfeksiyon sonucu iç kulak veya vestibüler sinirin iltihaplanması sonucunda ani başlayan bir kaç gün ile bir kaç hafta arasında devam eden baş dönmesi atakları ve dizziness hali olmaktadır.  İki durumda da baş dönmesi atakları görülmektedir. Bu iki hastalığı birbirinden ayıran en önemli bulgu işitme kaybıdır. Labirentit de  baş dönmesi atakları ile beraber ani başlayan işitme kaybı da görülürken, Vestibüler Nöritte işitme kaybı eşlik etmez.
  • Perilenfatik Fistül: İç kulakta yer alan membranöz labirentte oluşan bir yırtık (kaçak) sonucunda perilenf sıvısı ile endolenf sovısı birbirine temas eder. Bu durum iki farklı kimyaya sahip sıvnında kimyasının değişmesine yol açar. Duyusal organlar endolenfin bulunduğu zar labiretin içinde yer aldığı için endolenf kimyasının değişmesi baş dönmesine neden olur. Hastanın kafa içi basıncın artması ile beraber (öksürmek, hapşırmak, ıkınmak vb.) hissettiği ani baş dönmesi ataklarına zaman zaman işitme kaybı eklenbilir.
  • Kafa Travması: Direkt Başa alınan darbeler sonucu vestibüler sistem zarar görebilir ve vertigo gelişebilir. Bu durumlarda en sıuk karşılaşılan periferik vertigo BPPV’dir. Ancak temporal kemik adı verilen iç kulağın içne yerleştiği kafatası kemiğnde oluşan kırıklar ciddi ve kalıcı vestibüler kayıp yapabilğir.
  • İlaçlar: Bazı antibiyotikler ve, diüretikler ve ototoksik etkisi olan (karboplatin grubu vs) ilaçlar  iç kulağa zarar vererek vertigo oluşturabilir. Ayrıca merkezi sinir sistemini etkileyen bazı ilaçlar da baş dönmesine neden olabilir.

Santral vertigo ise merkezi sinir sisteminde özellikle beyin, beyincik veya beyin sapı bölgelerindeki herhangi bir sorundan oluşan ve nörolojik semptomlar ile kendini gösteren  baş dönmesi türüdür. Temel nedenleri şunlardır:

  • İnme: Denge ve koordinasyon bölgelerini etkileyebilir ve sonucunda  kalıcı dengesizlik veya akut vertigo oluşabilir.
  • Multipl Skleroz: Otoimmün hastalık sonucu oluşan beyin ve omurilik hasarı, baş dönmesi ataklarına  neden olabilir. Baş dönmesi atakları kronik bir durum olduğu için uzun süre kendini dizziness hissi ile gösterebilir.
  • Beyin Tümörleri: Özellikle beyincik veya beyin sapındaki tümörler vertigoya veya dengesizlik hissine  yol açabilir. Ayrıca tinnitus (çınlama ) varsa mutlaka çok detaylı odyo-vestibüler inceleme yapılmalıdır.
  • Migrenle İlişkili Vertigo: Migren atağı sırasında veya sonrasında vertigo yaşanabilir. Vestibüler migren baş ağrısı olmadan da vertigo yaratabilir ve anormal beyin aktivitesi ile ilişkilidir. Her atakta başağrısı olmasa da migrenöz auralar olabilir. Işığa, sese veya kokuya hassesiyet gibi. Ayrıca bu bireyler genellikle hareket hastalığı veya alt formlarına karşı duyarlılıkları yüksek bireylerdir.

Vertigo İçin Ne Zaman Tedavi Almalısınız?

Vertigo baş dönmesi demek olup bazı hastalarda ise dengesizlik hissi (dizziness) mevcuttur. Vertigo ve dizziness farklı durumlardır. Her iki durumda kimi zaman ciddi sağlık problemlerinin habercisi olabilir. Belirtiler bazen hafifleyerek geçici olabilir ancak bazı durumlar kesinlikle tıbbi müdahale gerektirir. Vertigo sık tekrar ettiğinde, dizzines sürekli hale geldiğinde ya da şiddetlendiğinde altta yatan nedenlerin araştırılması şarttır.  Bu noktada KBB doktorları ve odyoloji uzmanları belirtilerin kaynağını belirlemek ve uygun tedaviyi sağlamak için ilk başvurulacak sağlık profesyonelleridir.

  • Uzun süreli nöbetler: Vertigonun saatlerce ya da günlerce devam etmesi iç kulakta ya da merkezi sinir sisteminde bir sorun olabileceğini gösterir.
  • Düşme veya denge sorunları: Özellikle geriatrik (yaşlı yetişkinlerde)  popülasyonda vertigo düşme riskini artırır. Tekrarlayan düşmeler ve yürüme zorlukları ciddi yaralanmaların önlenmesi için tedavi gerektirir.
  • Nörolojik belirtiler: Konuşma bozukluğu, yüz felci, uyuşma veya ani güçsüzlük gibi belirtiler felç riskini gösterir. Bu durumlar acil müdahale gerektirir.
  • İşitme problemleri: Ani başlayan  işitme kaybı, tinnitus veya kulak dolgunluğu Ménière hastalığı, labirentit  veya akustik nöroma belirtisi olabilir. Bu belirtiler erken müdahaleyi zorunlu kılar.
  • Olası diğer etyolojiler: Hipertansiyon, diyabet veya kardiyovasküler sorunlar vertigo ile bağlantılı olabilir. Bu sağlık sorunlarının tedavisi vertigonun hafiflemesine yardımcı olabilir.
  • Baş ve boyun ağrısı: Yeni veya şiddetli baş ağrısı, boyun ağrısı gibi semptomlar migren, kafa travması veya beyin tümörü belirtisi olabilir. Ayrıca boyunda fıtık, düzleme gibi çeşitli nedenler baş dönmesi oluşturabilir.

Vertigo İçin Tıbbi Tedaviler Nelerdir?

Vertigo için mevcut tıbbi tedaviler belirtileri yönetmek ve hastaların yaşam kalitesini artırmaya yöneliklidir. Bunun için çeşitli medikal (ilaç), nadiren cerrahi tedaviler uygulansa da çoğu vertigo rehabilitasyon yaklaşımları ile tedavi edilir.

Vestibüler Rehabilitasyon Terapisi (VRT): Bu yöntem beynin vestibüler sistemden aldığı sinyalleri daha etkili işlemesini sağlamak için tasarlanmış özel bir çeşit fizik tedavidir. Tedavi hastanın durumuna göre uyarlanmış çeşitli egzersizler içerir:

  • Bakış sabitleme
  • Denge eğitimi
  • Alışma egzersizleri…

VRT vestibüler hipofonksiyon, vestibüler migren ve vestibüler nörit gibi durumlar için oldukça faydalıdır.

Yeniden Konumlandırma Manevraları: BPPV tedavisinde uygulanan bu teknikler başın belirli hareketleriyle iç kulaktaki yer değiştirmiş kalsiyum karbonat kristallerini yeniden yerleştirmeyi hedefler. Hastanın yapılan değerlendirmeler sonucunda hangi yarım daire kanalına müdahale edilmesi gerekiyorsa o kanala yönelik uygun olan  manevra yöntemi seçilir. Asla her hastaya aynı manevra uygulanamaz.

Yazıyı Puanlayın!
[Toplam: 0 Ortalama: 0]

İstanbul'daki Kliniğimizin Konumu

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *