Vertigo hastalarının şikayetleri, şiddetli bir dönme hissini tarif eden “etrafım fırıl fırıl dönüyor” ifadesinden, “sarhoş gibiyim” veya “zemin ayağımın altından kayıyor” gibi sürekli bir dengesizlik hissine kadar çeşitlilik gösterir. Bu yorumlar, basit bir sersemliğin ötesinde, iç kulak kaynaklı ciddi bir denge probleminin habercisidir. Mide bulantısı, kulak çınlaması ve/veya görme bulanıklığı gibi ek belirtilerle birleştiğinde, her bir hasta ifadesi bir odyolog için sorunun kaynağını (kristal oynaması, denge siniri iltihabı veya Meniere hastalığı gibi) anlamada en değerli ipucunu oluşturur.

“Etrafım Fırıl Fırıl Dönüyor” Şikâyeti Hangi Tip Vertigoya İşaret Eder?

Hastaların en çarpıcı ve korkutucu şikayetlerinden biri, gerçek bir dönme hissidir. Bu sanki dünya bir atlıkarınca gibi etraflarında dönerken kendilerinin sabit kaldığı veya tam tersi, kendilerinin bir topaç gibi döndüğü hissidir. Tıp dilinde “rotasyonel vertigo” olarak adlandırılan bu durum genellikle iç kulaktaki denge sisteminde ani ve şiddetli bir sorunun habercisidir. Bu basit bir sersemlik hissinden çok farklı, oldukça yoğun bir deneyimdir ve çoğu zaman kişiyi yatağa düşürecek kadar şiddetli olabilir. Bu tür bir vertigo, genellikle aniden başlar ve kişide büyük bir panik yaratır. Yaşanan bu yoğun deneyimi tarif etmek için hastalar genellikle güçlü benzetmeler kullanır.

Hastaların bu durumu ifade ederken kullandığı yaygın benzetmeler şunlardır:

  • Çamaşır makinesinin içindeymiş gibi hissetmek
  • Bir kasırganın ortasında kalmak
  • Gemi güvertesinde sallanmak
  • Sürekli dönen bir atlıkarıncada olmak
  • Odanın/etrafın tepetaklak olması

Sürekli Bir Sersemlik ve Dengesizlik Hissi Hangi Kronik Vertigo Problemini Düşündürür?

Her baş dönmesi şiddetli dönme atakları şeklinde olmaz. Bazı hastalar, daha sinsi, sürekli ve yaşam kalitesini ciddi şekilde düşüren bir dengesizlik ve/veya sersemlik hissinden şikâyet eder. Bu durum sanki “zeminin ayaklarının altından kayması” veya “sarhoş gibi yürüme” hissi olarak tanımlanır. Şiddetli ataklar geçtikten sonra geride kalabilen bu his, zamanla kronikleşebilir. Beynin iç kulaktaki bir hasarı telafi edememesi ve Sürekli Postüral İstikrarsızlık/Dengesizlik Algısı (Hissi) (PPPD) ile başa çıkmak zorunda kalması  gibi daha karmaşık durumların gelişmesiyle ortaya çıkabilir. Bu durum kişinin kendine olan güvenini sarsar ve en basit günlük aktiviteleri bile zorlu bir hale getirir.

Bu kronik dengesizlik hissinin tipik tarifleri arasında şunlar bulunur:

  • Sürekli bir sarhoşluk hissi
  • Yürürken yalpalamak
  • Zeminin yumuşak veya oynak olması
  • Teknede olma hissi
  • Kafanın içinde bir “sis” veya “ağırlık” hissi

Baş Dönmesine Eşlik Eden Diğer Belirtiler Vertigo Teşhisi İçin Neden Önemlidir?

Vertigo, sadece bir hastalık belirtisidir ve nadiren tek başına gelen bir misafirdir. Denge sistemindeki bir sorun, vücudun diğer sistemlerini de etkileyen bir domino etkisi yaratabilir. Bu eşlikçi belirtiler baş dönmesinin kendisi kadar rahatsız edici olabilir ve teşhisin doğru konulmasında kritik bir rol oynar. Her bir ek semptom, bulmacanın bir parçasını tamamlayarak sorunun kaynağına dair önemli ipuçları verir. Örneğin işitme ile ilgili belirtiler sorunun doğrudan iç kulak kaynaklı olduğunu düşündürürken, başka belirtiler daha farklı nedenlere işaret edebilir.

Baş dönmesine sıkça eşlik eden belirtiler şunlardır:

  • Mide bulantısı
  • Kusma
  • Kulak çınlaması (tinnitus)
  • Kulakta dolgunluk veya basınç hissi
  • İşitme kaybı
  • Görüşte bulanıklaşma veya “zıplama” hissi (osilopsi)
  • Odaklanma güçlüğü
  • Yoğun terleme

Belirli Durumlar ve Hareketler Baş Dönmesini (Vertigo) Neden Tetikler?

Hastanın semptomlarını neyin başlattığını veya kötüleştirdiğini anlamak, teşhis sürecindeki en değerli bilgilerden biridir. Hastalar genellikle baş dönmelerinin niteliğini tarif etmekte zorlanabilirler, ancak ne yaptıklarında bu durumun ortaya çıktığını çok net bir şekilde ifade edebilirler. Bu tetikleyiciler, sorunun kaynağını belirlemede bir dedektif gibi çalışır ve doğrudan belirli vestibüler bozukluklara işaret edebilir. Bu nedenle hastanın bu tetikleyicileri detaylı bir şekilde anlatması teşhisin hızlanmasını sağlar.

En sık karşılaşılan vertigo tetikleyicileri şunlardır:

  • Yatakta bir taraftan diğerine dönmek
  • Yataktan kalkmak veya yatağa uzanmak
  • Başını aniden yukarı kaldırmak (örneğin yüksek bir rafa bakmak)
  • Öne doğru eğilmek
  • Hızlı baş hareketleri yapmak
  • Kalabalık ve hareketli ortamlar (alışveriş merkezi gibi)
  • Hareketli trafiği izlemek
  • Yoğun stres veya yorgunluk

Baş Dönmesi (Vertigo) Kaygı ve Panik Duygusuna Nasıl Yol Açar?

Baş dönmesi ve kaygı arasında karmaşık ve iki yönlü bir ilişki vardır. Vertigo, kontrol kaybı hissi yarattığı için doğal olarak kaygıya neden olur. Kişi, bir sonraki atağın ne zaman geleceğini bilemediği için sürekli bir tetikte olma hali yaşar. Bu kaygı durumu ise vücudun alarm sistemini aktive eder, kasları gerer ve dengeye karşı hassasiyeti artırır. Sonuç olarak kaygı, baş dönmesini tetikleme eşiğini düşürür ve mevcut semptomları daha da kötüleştirir. Bu durum adeta bir kısır döngüye dönüşür; baş dönmesi kaygıyı, kaygı da baş dönmesini tetikler. Bu döngüyü kırmak, tedavinin en önemli parçalarından biridir.

Bu kısır döngünün yarattığı duygusal ve davranışsal sonuçlar şunları içerebilir:

  • Yoğun panik ve korku hissi
  • Atakların tekrarlayacağı endişesi
  • Yalnız kalmaktan veya evden çıkmaktan korkma
  • Sosyal ortamlardan kaçınma
  • Sürekli bir güvensizlik ve çaresizlik hissi
  • Depresif ruh hali

Vertigo ve “Görünmez Hastalık” Olgusu Toplum Tarafından Neden Anlaşılmaz?

Vestibüler bozuklukların en zorlayıcı yönlerinden biri, dışarıdan bakıldığında hiçbir belirti vermemesidir. Kırık bir kol veya bacağın aksine, vertigo yaşayan bir kişinin iç dünyasında kopardığı fırtına, çevresindekiler tarafından görülmez. Bu durum hastanın mücadelesinin aile, arkadaşlar ve hatta işverenler tarafından anlaşılmamasına, küçümsenmesine veya “abarttığının” düşünülmesine neden olabilir. Hasta, hem fiziksel semptomlarla hem de anlaşılmamanın getirdiği psikolojik yükle başa çıkmak zorunda kalır. Bu durum kişiyi sosyal olarak izole edebilir ve yalnızlık hissine sürükleyebilir.

Hastaların bu “görünmez hastalık” nedeniyle karşılaştığı yaygın olumsuz tepkiler şunlardır:

  • “Sarhoş musun?” ithamı
  • “Numara yapıyorsun.” şüphesi
  • “Sadece yorgunsundur, geçer.” basitliği
  • “Kafana takma.” telkini
  • Semptomların ciddiye alınmaması
  • Tembellik veya isteksizlikle suçlanma

Hasta Anlatıları Vertigo Teşhisini Nasıl Şekillendirir?

Hastanın hikayesi, teşhise giden yoldaki en önemli rehberdir. Semptomların zamanlaması, süresi, tetikleyicileri ve eşlik eden belirtiler olası tanıları birer birer elemeye veya doğrulamaya yardımcı olur. Bir odyolog, bu anlatıları dinleyerek ve doğru soruları sorarak zihninde bir tablo oluşturur ve bu tabloyu objektif testlerle doğrular. Her vestibüler hastalığın kendine özgü bir “hikayesi” veya “parmak izi” vardır:

İşte hasta anlatılarının işaret edebileceği bazı yaygın vertigo durumları ve özellikleri:

  • Benign Paroksismal Pozisyonel Vertigo (BPPV – Kristal Oynaması): Kısa süren (genellikle 1 dakikadan az), şiddetli dönme atakları. Belirli baş hareketleriyle tetiklenir. İşitme kaybı veya çınlama eşlik etmez.
  • Meniere Hastalığı: Spontane, saatler sürebilen şiddetli vertigo atakları. Atağa eşlik eden dalgalı işitme kaybı, yoğun çınlama ve kulakta dolgunluk hissi eşlik eder.
  • Vestibüler Nörinit: Genellikle bir viral enfeksiyon sonrası aniden başlayan, günlerce süren sürekli ve şiddetli vertigo. İşitme etkilenmez.
  • Labirentit: Vestibüler nörinite benzer şekilde şiddetli ve uzun süren vertigo. Farklı olarak vertigoya tek taraflı işitme kaybı ve çınlama da eşlik eder.
  • Sürekli Postüral İstikrarsızlık/Dengesizlik Algısı (PPPD): Dönme hissinden çok, sürekli bir dengesizlik ve sersemlik hissi. Ayakta durmakla, hareketle ve görsel olarak karmaşık ortamlarda kötüleşir. Genellikle üç aydan uzun sürer. Altta yatan esas nedenin tanılanması ve tedavi edilmesi gereklidir.

Odyolog Vertigo Nedenini Anlamak için Hangi Testleri Kullanır?

Hastanın hikayesi dinlendikten sonra, şüphelenilen tanıyı doğrulamak ve sorunun nerede ve ne boyutta olduğunu anlamak için bir dizi objektif test yapılır. Bu testler, denge sisteminin farklı bölümlerini değerlendirmek için tasarlanmıştır ve hastalar için korkutucu görünebilse de aslında teşhisin netleşmesi için vazgeçilmezdir. Her test, bulmacanın farklı bir parçasını aydınlatır ve en etkili tedavi yolunu belirlemeye yardımcı olur.

Bir odyoloğun uyguladığı temel vestibüler testler şunları içerir:

  • Videonistagmografi (VNG): Özel bir gözlük aracılığıyla göz hareketlerini kaydeden kapsamlı bir test bataryasıdır. Denge sisteminin vizüel sistem ile olan sinir bağlantılarını değerlendirmenin yanı sıra kulaklar (sağ ve sol )arasında bir fonksiyonel farklılık/ zayıflık olup olmadığını, merkezi sinir sistemiyle olan bağlantılarını ve farklı pozisyonlara verdiği yanıtları değerlendirir.
  • Pozisyonel Testler: Özellikle BPPV (kristal oynaması) teşhisi için altın standarttır. Hastanın belirli bir pozisyona getirilmesiyle semptomların ve istemsiz göz hareketlerinin (nistagmus) ortaya çıkıp çıkmadığı gözlemlenir.
  • VEMP (Vestibüler Uyarılmış Miyojenik Potansiyeller): İç kulaktaki otolit organlarının (yerçekimi ve doğrusal hareket sensörleri) ve ilgili sinir yollarının işlevini ölçer. Baş dönmesi yaratmayan, ağrısız bir testtir.
  • Video Head İmpulse Test (v-HIT): Baş time testi olarak da bilinen bu test denge bozuklarında altın standart ölçümlerden birdir. HAstalığın sadece kökenini anlamak için ayırıcı tanı amacıyla değil, aynı zamanda bireyin yaşadığı denge güçlüklerini de anlamak için önemlidir. Ayrıca vestibüler rehabilitasyon planlamak, rehabilitasyonun başarısını ölçmek için gereklidir.
  • Bilgisayarlı Dinamik Postürografi: Diğer testlerden farklı olarak bireyin denge becerisini sistem sistem ve birlite ölçmeyi sağlayan kantitatif çok önemli ve özel bir ölçümdür. Özellikle rehabilitasyon planlanma ihtimali olan bireylerde yaşadıkları handikapı anlamak ve rehabilitasyon protokolü oluşturmak için şarttır. Ayrıca rehabilitasyonun seyrini takip etmek için de sıklıkla başvurulan bir araçtır.

“Kristal Oynaması” (BPPV) İçin Anında Etki Gösteren Bir Vertigo Tedavisi Var mıdır?

Evet, BPPV teşhisi konulduğunda, tedavi genellikle hızlı ve oldukça etkilidir. Bu durum iç kulaktaki denge kristallerinin olması gereken yerden çıkıp yarım daire kanallarından birine kaçmasıyla oluşur. Tedavi, bu kristalleri ilaçla eritmek veya yok etmek yerine, basit ve mekanik bir manevrayla ait oldukları yere geri göndermeyi amaçlar. En bilineni “Epley Manevrası”  da dahik olmak üzere  çeşitli Kanalolit Repozisyon Prosedürleri mevcuttur. Hangi BPPV varyantı olduğuna göre hastaya uygulanacak prosedür değişir. Bu manevralar, yerçekimini kullanarak kristallerin kanaldan çıkmasını sağlar. Çoğu hastada tek bir seansta bile semptomlarda belirgin bir düzelme veya tam bir iyileşme sağlanabilir.

Unutulmamalıdır ki Bu manevralar  egzersiz değildir. Dolayısıyla  kesinlikle odyologlar tarafından uygulanmalıdır.

Uygun ve doğru gerçekleştirilmiş manevraların sağladığı başlıca avantajlar:

  • Hızlı etki göstermesi
  • İlaçsız bir tedavi olması
  • Ofis ortamında kolayca uygulanabilmesi
  • Yüksek başarı oranına sahip olması
  • Gerekirse tekrarlanabilmesi

Beyni Yeniden Eğiterek Vertigo Tedavi Etmek Mümkün müdür?

BPPV dışındaki birçok kronik baş dönmesi durumunda sorun mekanik değil fonksiyoneldir. Yani denge organlarından biri kalıcı olarak hasar görmüş veya beyne yanlış sinyaller gönderiyor olabilir. Bu durumlarda tedavi, hasarı geri döndürmek yerine, beynin bu yeni duruma adapte olmasını sağlamaktır. “Vestibüler Rehabilitasyon Terapisi” (VRT) adı verilen bu egzersiz temelli program, bunu hedefler. VRT, beynin nöroplastisite, yani kendini yeniden organize etme ve yeni yollar öğrenme yeteneğinden faydalanır. Bu terapi, beynin hasarlı taraftan gelen hatalı sinyalleri görmezden gelmeyi, dengeyi sağlamak için görme ve vücuttan (ayaklar, eklemler) gelen duyusal bilgilere daha fazla güvenmeyi ve baş dönmesini tetikleyen hareketlere karşı duyarsızlaşmayı öğrenmesini sağlar.

VRT programının temelini oluşturan egzersiz türleri şunlardır:

  • Bakış Stabilizasyonu Egzersizleri: Baş hareket ederken gözlerin bir hedefe sabitlenmesini sağlayarak görüş netliğini artırır.
  • Duruş Kontrolü ve Denge Egzersizleri: Farklı zeminlerde ve pozisyonlarda dengeyi koruma becerisini geliştirir.
  • Alışkanlık (Habitüasyon) Egzersizleri: Baş dönmesini tetikleyen hareketlerin, kontrollü ve tekrarlı bir şekilde yapılarak beynin bu hareketlere karşı hassasiyetinin azaltılması.

TÜm bu eğitimlerde sanal gerçeklik uygulamaları eklendiğinde süreç kısalmakta, hasta motivasyonu artmaktadır.

Vertigo Tedavi Sürecinde Başarıyı Artırmak İçin Nelere Dikkat Edilmelidir?

Vertigo tedavisinin başarısı, sadece doğru teşhis ve doğru manevra veya egzersize bağlı değildir. Hastanın sürece aktif katılımı, motivasyonu ve tedavi ekibiyle kurduğu güven ilişkisi de en az bunlar kadar önemlidir. Bu süreçte sabırlı olmak ve gerçekçi beklentilere sahip olmak, hayal kırıklığını önler ve iyileşme yolunda emin adımlarla ilerlemeyi sağlar. Tedavi bir ekip işidir ve bu ekibin en önemli üyesi hastanın kendisidir.

Tedavi sürecinde başarıyı artırmak için bazı kilit noktalar:

  • Semptomlarınızı ve tetikleyicilerinizi detaylı bir şekilde anlatmak
  • Tedavi sürecinin kademeli olacağını kabul etmek
  • Egzersizlerin başlangıçta semptomları geçici olarak artırabileceğini bilmek
  • Verilen egzersiz programına düzenli olarak uymak
  • İyileşme sürecinde iniş ve çıkışların normal olduğunu anlamak
  • Gerekirse psikolojik destek almaktan çekinmemek
Yazıyı Puanlayın!
[Toplam: 0 Ortalama: 0]

İstanbul'daki Kliniğimizin Konumu

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Call Now Button